Hukuki.NET

T.C.      
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/813
Karar No : 1997/184
Tarih : 12.03.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
    DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.11.1994 gün ve 1994/511-726 sayıl kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine;
    Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2.11.1995 gün ve 1995/888-11702 sayılı ilamı:
    (... Davacı kendisine ait taşınmazın bir bölümünün 2913 parsel içerisinde Hazine adına tesbit edildiğini ileri sürerek bu yere ait tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Hazine davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı, dilekçesinde, kendi adına tesbit ve tescil edilen 876 numaralı parsel ile bir bütün olan dava konusu taşınmazın tapulama çalışmaları sırasında tesbit dışı bırakıldığını ileri sürerek 6070 dönüm genişlikteki bu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davanın kabulüne ilişkin önceki hükmün Hazine tarafından temyizi üzerine dava konusu edilen taşınmazın Hazineye ait 2913 parsel içerisinde kaldığına işaret edilmesi üzerine bozmadan sonra yapılan araştırma ve inceleme sonunda bu yerin tapulu olduğu belirlenmiş ve dava tapu iptali ve tescili şeklinde yürütülüp sonuçlandırılmıştır. Tüm bu açıklamalar göre dava konusu edilen yer Hazineye ait 2913 parsel içerisinde kalan bir bölümdür. 2913 parsele ait tapulama tutanağına göre, daha önce yapılan kadastro tesbiti sırasında tesbit dışı bırakılan bu taşınmazın Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü yazıları üzerine ikinci defa tapulamaya tabi tutulduğu ve hiç kimsenin tasarrufu altında bulunmayan M.K.nun 641. maddesi kapsamına giren, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden bulunması nedeniyle 19.6.1990 tarihinde taşlık ve ham toprak niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, tesbitten önceki kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak istekte bulunmuş, yerel bilirkişi ve tanıklar kazanmayı sağlayan zilyetlikten haber vermişlerdir. Mahkemece yerel bilirkişi ve tanıkların sözlerine dayanarak davanın kabulü yönüne gidilmiş ise de tapulama tutanağındaki açıklamalar karşısında mahkemenin ulaştığı sonuç doğru olmamaktadır. Az öncede açıklandığı üzere dava konusu yeri kapsayan 2913 parsel hakkında iki defa tapulama tesbiti yapılmış, ilk tesbit esnasında tesbit dışı bırakılan bu yerin kadastrosunun yapılmasının istenilmesi üzerine niteliği belirlenmek suretiyle Hazine adına tesbit edilmiştir. M.K.nun 641. maddesi kapsamına giren, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler doğal nitelikleri itibariyle zilyedlikle kazanılmaya elverişli ve ekonomik amaca uygun tasarruf edilebilecek yerlerden bulunmamaları nedeniyle böyle bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyedlik yoluyla edinilmesi mümkün bulunmamaktadır. Daha açık bir deyimle, böyle bir yer ancak koşulları var ise İmar ve İhya yolu ile kazanılabilir. Davada imar ve ihyaya dayanılmadığı gibi yerel bilirkişi ve tanıklarda bu konuda herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır. Her ne kadar ziraatçı bilirkişi Ökkeş Aksu tarafından düzenlenen 27.3.1992 günlü raporda taşınmazın imar ve ihya edildiği, 4. sınıf tarım arazisi niteliğinde bir yer olduğu açıklanmış ise de tesbit tarihinden en az 20 sene önceye uzanan ihya olgusunun ziraatçi bilirkişi tarafından fennen tesbiti mümkün değildir. Maddi bir olgu olan bu işlemin ancak yerel bilirkişi ve tanık sözleriyle kanıtlanması mümkündür. Yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edilmeyen bir hususun ziraatçi bilirkişi raporuna dayanılarak sabit addedilmesi doğru olmaz. Her ne kadar bozmada bu yönler bozma nedeni yapılmamış ise de, taşınmazın niteliğinin araştırılması gereğine işaret edildiğine göre tüm bu yönler bozmanın kapsamında sayılır. Bu açıklamalar gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
    KARAR : Genel Kadastro tesbiti sırasında, 876 parsel numaralı ve 3800 m2 yüzölçümlü "tarla ve bağ" vasfındaki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği ve vergi kaydına dayanılarak davacı ve müşterekleri adına tesbit ve bilahare tescil edilmiştir.
    Davacı, tapulama mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesinde; adlarına tesbiti yapılan 876 parselin Kuzey kesiminde yer alan kısmın tapulama harici bırakıldığını, kendilerine ait olan taşınmazın 60-70 dönüm olması gerektiğini belirterek (hukuki sebebi açık ve net bir şekilde tasrih etmeksizin) noksan yazılı kesimin adlarına tescilini dava etmiştir. Talebin belirtilen içeriği karşısında - Usul ekonomisi kuralları da gözönünde tutulduğunda - somut olayda tescil isteminin aynı zamanda imar ihya istemini de kapsadığının kabulü gerekir. O nedenle uyuşmazlığın bu maddi olgu çerçevesinde değerlendirilmesi zorunludur. Kadastro Mahkemesince verilen görevsizlik kararı sonucu dosya Asliye Hukuk Mahkemesine intikal etmiştir.
    Dava konusu edilen ve fen krokisinde (A) harfi verilerek gösterilip, 85.000 m2 yüzölçümünde olduğu belirlenen kısmın, 3402 sayılı Yasanın 18. maddesi uygulaması ile 19.6.1990 tarihinde 2913 parsel numarası verilerek "taşlık ve ham toprak" niteliği ile Hazine adına tesbit edildiği anlaşılmaktadır.
    2913 parsel numaralı taşınmaz, dava konusu edilen taşınmazdan ibaret olmayıp, çekişmeli kısmen kuzey sınırını çizen dereden sonra da sınırdaş taşınmaz olarak devam etmektedir.
    Nitelik belirlemesi yönünden, 2913 parselin tamamını ve komşu olan parselleri birarada gösterilen tevhitli kroki ve komşi parsellere ait tutanak ve dayanak kayıtlar celbedilmediği gibi çekişmeli (A) parsele komşu 890, 884, 2914 parsellere ait tutanaklar ve varsa tesbit dayanağı kayıtlar da dosyaya getirilmemiş, kuzey yönünde komşu olan 891 parsel 1228 ve 1229 tahrir nolu vergi kayıtlarına istinaden tesbit edildiği halde bu kayıtlar keşif sırasında uygulanmak suretiyle yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmemiştir.
    O halde, üç yaşlı ve tarafsız yerel bilirkişi aracılığı ile mahallinde yeniden keşif ve kayıt uygulaması yapılmak suretiyle belirtilen noksanların giderilmesinde, imar ve ihya olgusunun ve tesbit tarihine kadar olan zilyedlik süresinin somut olaylara dayalı olarak tahkik edilerek 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddelerindeki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanmasında zaruret bulunmaktadır. Ayrıca, 11.3.1992 tarihinde yapılan ilk keşifte görev verilen ziraatçi Ökkeş Aksu 27.3.1992 tarihli raporunda, taşınmazın imar ve ihya edildiğini belirttiği halde, iki ziraat mühendisi bir jeologtan 4. sınıf tarım arazisi olduğunu belirtmekle yetinmiştir. Şu durum karşısında iki rapor arasında imar ve ihya olgusu yönünden oluşan çelişkinin giderilmediği açıktır. O nedenle üç zaraat mühendisinden oluşturulacak heyetle yeniden araştırma ve inceleme yapılarak imar ve ihyanın gerçekleşip gerçekleşmediği sağlıklı biçimde belirlenmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
 
    SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) yapılan ikinci görüşmede, bozmada oybirliği, sebebinde 12.3.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini