 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/787
Karar No : 1997/51
Tarih : 05.02.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "rücuan tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Isparta Asliye Hukuk (İş) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 19.12.1995 gün ve 1993/1552-1995/512 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 5.3.1996 gün ve 1996/1179-1759 sayılı ilamı:
(... Dosya içeriğine göre, davalı işverenin sigortalıyı işe alırken sağlam raporunu almaksızın ağır ve tehlikeli iş olan Kaporta tamirciliği işinde çalıştırdığı, çalışmalar sırasında hastalanarak tedavi gördüğüne göre yapılan tedavi masraflarından davalının 506 sayılı Kanun"un 41. maddesine göre sorumlu tutulması ve davanın kabulü gerekirken yazılı düşüncelerle davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı kurum, sigortalının davalıya ait işyerinde çalışmakta iken hastalanması üzerine Hacettepe Hastanesinde "kroner by pas" ameliyatı olduğu, tedavisi için yaplan masrafların ve geçici iş görmezlik ödeneğinin kurumca karşılandığını öne sürmüş, bu masrafların 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca rücuan davalı işverenden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sigortalının işe girerken sağlam olduğunu, iddia etmiş davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Sigortalının kaporta işinde çalışmakta iken hastalandığı, hastalığının "kroner arter" hastalığı olduğu, Hacettepe hastahanesinde "kroner by pas" ameliyatı geçirdiği konularında taraflar arasında her hangi bir uyuşmazlık yoktur.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 41. maddesine göre işverenin zorunlu tutulabilmesi için,
1. Çalışma mevzuatı (çalışma hayatını düzenleyen, yasa tüzük, kararname) uyarınca sigortalı işe girerken "bünyece elverişlilik" raporu alınması gerektiği halde,
a. Böyle bir rapora dayanılmaksızın,
b. Veya eldeki rapora aykırı olarak,
c. Sigortalının bünyece elverişli bulunmadığı işte çalıştırılmış bulunması,
2. Sigortalının hastalığının
a. Bu işe girişten önce var olduğunun saptanması,
b. Veya böyle bir işte çalıştırılması sonucu meydana gelmesi,
3. Bu hastalık sebebiyle kurumca, hastalık sigortası bakımından masraf yapılmış olması koşullarının gerçekleşmiş olması gerekir.
Somut olayda sigortalı işe alınırken yöntemince rapor alınmadığı, adli tıp meclisi raporuna göre, hastalığın işe girmeden önce mevcut olmadığı, işe girdikten sonra ortaya çıktığı görülmektedir.
İş Kanunu'nun 79. maddesi "ağır ve tehlikeli işlerde çalışacak işçilerin işe girişlerinde veya işin devamı süresince bedence bu işlere elverişli ve dayanıklı oldukları, işyeri hekimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırasıyla en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, Sağlık Ocağı, hükümet veya belediye doktorları tarafından verilmiş muayene raporları olmadıkça, bu gibilerin işe alınmalarının veya işte çalıştırılmalarının yasak olduğu" hükmünü getirmiştir.
Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü ve ekli cetvelin 15. sırasında, kaporta işinin ağır ve tehlikeli işlerden olduğu açıklanmıştır. Davada, işverenin ağır ve tehlikeli işte rapor alınmaksızın sigortalıyı çalıştırdığı ve böylece iş Kanunu'nun 79. maddesini ilal ettiği açıktır. Sıra gelmişken vurgulayalım ki 41. madde uyarınca işverenin sorumlu olabilmesi için hastalığın mutlaka işe girişten önce var olması da koşul değildir. Sigortalı işe alınırken sağlam dahi olsa hastalık bünyece elverişli olmayan işte çalıştırılmış olması nedeniyle ortaya çıkmış ise İşveren gene sorumludur. Somut olayda kalp hastalığının sigortalının bünyece elverişli olmayan ağır ve tehlikeli işte çalıştırılmış olmasından kaynaklandığı çok açıktır.
Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uyun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oybirliği ile karar verildi.