 |
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1996/5-903
K. 1997/33
T. 29.1.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "kamulaştırma bedelinin arttırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çarşamba Asliye 2. Hukuk Mahkeme si'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 2.12.1993 gün ve 1993/328-410 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 30.5.1994 gün ve 1994/7462-10618 sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 9.5.1960 gün 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da açıklandığı üzere, bir mahkemenin, Yargıtay Dairesi'nce verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü meydana gelir. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlayacağımız bu durum, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir.
Uzun yıllardan beri Yargıtay uygulamaları ve öğretide benimsenen usuli kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerden biridir. Bu kuralın uygulanmasında iki istisna öngörülmüştür. Bunlar, mahkemece Yargıtay Dairesi bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı bulunan yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı çıkması, diğeri de 4.2.1959 gün 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda vurgulandığı üzere, hükmüne uyulan bozma kararından sonra göreve ilişkin yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olmasıdır.
Somut olayda; yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak kurulan 2.12.1993 tarihli ilk hüküm, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 30.5.1994 günlü kararı ile bozulmuştur.
Mahkemece, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Olayda, Daire bozma kararına uyulmakla meydana gelen usuli kazanılmış hakkın sonuç doğurmayacağı ayrık haller de söz konusu değildir.
Bu itibarla, ilgili taraf lehine doğan usuli kazanılmış hakkın korunması gerekir.
O halde, bu yön gözönüne alınmaksızın mahkemece, hükmüne uyulan bozma dışına çıkılarak uyma kararından rücu ile davanın kabulüne dair önceki karara atıf suretiyle verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmadığından bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, mahkeme kararında gösterilen nedenden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 29.1.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.