 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/533
Karar No : 1996/686
Tarih : 16.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "kayyımlık kararının kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fatih Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 16.9.1994 gün ve 1991/316 esas, 1994/817 sayılı kararın incelenmesi davalı kayyım vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 15.12.1994 gün ve 1994/11637-12562 sayılı ilamı ile; (.. 1- Tescil ile ilgili dosyada gayrimenkul malikleri ve kayyım taraf olmadığından bu karar malikleri ve kayyımı bağlamaz. Bu yön gözardı edilerek kesin hükümden bahisle hüküm tesisi usul ve kanuna aykırıdır.
2 - 3561 sayılı Yasa'nın 2/2 maddesi mal memurunun değişmesi halinde yeni atanan mal memurunun yeniden kayyım tayin edileceğini hükme bağlamıştır. İstanbul Defterdarı'nın değiştirildiği bilinmektedir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; yeni defterdarın kayyım tayin edilmesini sağlamak, husumeti yeni kayyıma yöneltmek, temsilcisinden yetki belgesi istemek, delilleri toplamak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3 - Kabule göre de:
Vakfa ait iken "mülkiyeti mutasarrıflarına geçmiş olan gayrimenkullerde maliklerin Hazine'den başka varis bırakmadan ölümleri halinde, mülkiyet mahlulen vakfına rücu eder" (Vakıflar Kanunu 29/2).
"Ölüme muallak haklar, tıpkı gaibin ölümü tebeyyün etmiş gibi kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesi yahut son haber gününden itibaren hüküm ifade eder" (M.K. 34).
"Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz (Anayasa md.6). "Yürütme yetkisi ve görevi .. Anayasa'ya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir" (Anayasa md.8) Vakıflar Kanunu'nun 29. maddesinde davacı idareye malikin Hazine'den başka mirasçı bırakmadan öldüğü yönünde (mahluliyet) kararı alma yetkisi tanınmamıştır. Mülkiyet hakkının kendisine geçtiği yönündeki davacı idarenin belirlemesi yargıyı bağlamaz. Davacı kanunda öngörülen şartların oluştuğunu yargı önünde ispat etmelidir (M.K.6).
Davacı vakfın hakkı idaresi kayyıma tevdi edilen malın malikinin Hazine'den başka mirasçı bırakmadan ölümüne muallak olduğuna göre, o kişinin öldüğünün veya gaip olduğunun belgelenmesi gerekir. Mahalle muhtarlığı belgesi malikin öldüğünün kabulü için yeterli değildir. Malikin nüfus siciline kayıtlı olduğu yer belirlenip, nüfus sicili getirtilmeden, sicilde sağ gözüküyorsa ölüm kaydının istenmesi gaip ise gaiplik kararı ile varislerini belirler, veraset ilamı getirmesi için davacıya yetki ve mehil verilmeden davacının dava hakkının bulunduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: davalı kayyım vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, Nikolaki kızı A. ve Yorgi kızı H. adlarına bulunan tapu yöntemince iptal edilmediğinden, kayyımlığın kaldırılması istenemeyeceğine göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı kayyım vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.10.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.