 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/508
Karar No : 1996/602
Tarih : 18.09.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şişli Asliye 5.Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.5.1994 gün ve 1993/120 Esas-1994/242 Karar sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 3.5.1995 gün ve 1994/8465-1995/4071 sayılı ilamı ile; (.... Davacı, davalıdan satılmak üzere mal aldığını, bedelini nakit olarak ve mal iadesi ile ödediğini, borcundan 6.822.-DM. kaldığı halde davalının 11.497.-DM. üzerinden takip yaparak, bu takipte 52.368.835.-Tl. tahsil etmesi gerekirken, fazladan 13.625.000.-TL. tahsil etmiş olduğunu ve ayrıca 5.220.-DM. karşılığı mal iadesi bulunduğunu iddia ederek, kendisinden fazla tahsil edilen 8.665.-DM. karşılığı 46.652.659.-TL. üzerinden takip yaptığını ve itiraz edildiğini iddia ederek itirazın iptalini, % 40 tazminat ve % 54 reeskont faizi talep etmiştir.
Davalı, davacıdan 11.497.-DM. alacaklı olduğunu, yapılan mal iadesinin kandilerine yapılmadığını, takipteki fazla tahsilatın ise kur farkı olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme, mal iadesinin davalıya yapılmadığını ve davalının icra takibinde fazla tahsilat yaptığı gerekçesi ile davayı kısmen kabul ve kısmen reddetmiş,
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, davacı borçlunun davalı alacaklıya olan borcundan 5.220.-DM. karşılığın malı davalıya alacaklarının açık veya zımni muvafakatı ile dava dışı E.A.'ya vermek suretiyle, B.K.'nin 173. maddesi hükmüne uygun olarak borcu nakletmiş olduğunu usulen kanıtlayamamış olmasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacının icra takibine konu ettiği alacağın yargılama sonucunda belirlenmesi mümkün olacağından, bu niteliği itibariyle likit bir alacaktan söz edilemez. Bu itibarla, davacı yararına İ.İ.K.'nin 67/2. maddesi hükmü gereğince inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, davanın itirazın iptali davası olması nedeni ile davalının itirazında haksız çıktığı oranda ve takip koşulları gözetilerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi gerektiği düşünülmeden ve davacının icra takibinde takip tarihinden itibaren temerrüt faizi talep ettiği dikkate alınmadan davacının, davalıya fazla ödemede bulunduğu tarihin faize başlangıç yapılarak, bu tarihten itibaren faize hükmedilmiş olması da isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı Vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.9.1996 gününde, oybirliği ile karar verildi.