 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/448
Karar No : 1996/684
Tarih : 16.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma nafaka" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 6. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.12.1994 gün ve 1994/536-991 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 8.6.1995 gün ve 1995/5960-6804 sayılı ilamiyle (.... İstanbul da iki milyar değerinde ev ve arabası olan bir kişinin yoksul sayılması düşünülemez. Tarafların sosyal durumu daha mütevazi bir yerde oturmaya elverişlidir. Taşınmazın paraya çevrilmesi halinde sosyal durumuna uygun bir ev ve artanın nemasından da insanca yaşamayı sağlayacak gelir sağlanması mümkündür. Bu yönlerin düşünülmemiş olması, davanın yoksulluk nafakası yönünden reddi yerine yazılı gerekçelere dayalı kabule dair hüküm kurulması doğru bulunmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel kurulu Kararı
Hukuk Genel kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, (284.300) lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 16.10.1996 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacının, İstanbul Kadıköy Kayışdağı Caddesi 78 numarada (İstanbul'un merkezi ve ticari bölgesinden birinde) 120m2, 3 odalı, kaloriferli evi vardır. çocukların velayeti babalarına verilmiştir. Çocuklarla şahsi ilişki kurma zamanları dışında tek başına yaşamaktadır. Davacının haliyle mütenasip olduğunu ve onun fakrü zaruret içinde bulunduğunu kabul etmek mümkün değildir. Yüce Genel Kurul'un çoğunluk görüşüne bu sebeple katılmıyorum.