 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/411
Karar No : 1996/626
Tarih : 25.09.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "vasiyetnamenin iptali-tenkis" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Malatya Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce vasiyetnamenin iptali davasının reddine, tenkis davasının kabulüne dair verilen 7.12.1993 gün ve 1993/449-503 sayılı kararın incelenmesi bir kısım davacılar tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 29.11.1994 gün ve 1994/2740-11663 sayılı ilamı;
(... 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının vasiyetnamenin iptali istemlerinin reddine yönelik karara karşı temyiz itirazları yersizdir.
2 - Tenkis davası hakkındaki temyiz itirazına gelince;
a) Taraflar murise ait aracın ölüm günündeki değerinin tesbit olunan değer olduğunda anlaştıkları halde, bu yön gözetilmeden bilirkişi tarafından tayin olunan değer üzerinden tereke aktifine katılması doğru değildir.
b) Tasarrufa konu 298 parsel numaralı taşınmaz malda murisin payı 288/9406 olduğu halde bu pay 778/9406 kabul edilerek aktifin yüksek tutulması yanlıştır.
c) Medeni Kanunun 453. maddesi uyarınca füruun mahfuz hissesi miras payının 3/4 olduğu halde hesap bilirkişisi tarafından miras payının, mahfuz hisse kabulü ile sabit tenkis oranının yanlış olarak tesbiti doğru değildir.
Şu halde mahkeme'ce yapılacak iş, davacılar yönünden sabit tenkis oranının doğru bir biçimde hesaplanıp, 11.11.1994 tarihli 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca işlem yapmaktan ibarettir.
Davacıların temyiz itirazları bu sebeple yerindedir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkeme'ce önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Miras bırakan ölüme bağlı tasarruflardan vasiyet veya miras mukavelesi ile tasarruf nisabı dahilinde malik olduğu şeyin tamamını veya bir kısmını bir kimseye bırakabilir.
Medeni Kanunun 452. maddesi alt soyu, baba ve anası, erkek ve kız kardeşi yahut karısı veya kocası sağ iken vefat eden murisin, ölüme bağlı tasarrufları bu kimsenin saklı payları miktarından fazla olan mallarında muteberdir hükmünü taşımaktadır. Tasarruf nisabını aşan ve saklı pay sahibi mirasçıların saklı paylarını ihlal eden tasarrufların tenkisi, saklı pay sahibi mirasçılar tarafından istenebilir. (MK. mad. 466, 502, 503) Miras bırakan ölüme bağlı tasarruflarla saklı pay kurallarını ihlal edebileceği gibi, Sağlar arası tasarruflarla da saklı pay kurallarını ihlal edebilir. O zaman bu tasarruflar da tenkise tabi olurlar. (MK. md. 507)
Bu mirasçıların saklı paylarının oran ve miktarı da, Medeni Kanunun 453. maddesinde, miras bırakanın terekesindeki tasarruf oranının hesaplanacağı gün ise yine aynı Kanunun 454. maddesinde belirtilmiştir. Saklı payları aşan tasarrufların tenkisinin nasıl yapılacağı da 11.11.1994 tarih 4/4 sayılı İBK.da açıklanmıştır. Sözü edilen 4/4 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararına göre de öncelikle Medeni Kanunun 454. maddesince ölüm günü itibariyle net tereke nakit olarak hesaplanacak, elde edilen parasal miktarda saklı pay sahibi mirasçıların saklı paylarına düşen miktar belirlenecek ve sabit tenkis oranı bulunacaktır. Tenkise konu olan mala sabit tenkis oranı uygulanacak bu orana göre malın aynen tenkisi mümkün olmadığı anlaşıldığı taktirde, davalıya seçimlik hakkı ihtar edilecek (MK. 506) davalı tenkisi lazım gelen miktarı vermeyi yani nakten tenkisi seçtiği taktirde yeniden teberru edilen malların değerleri seçimlik hakkın kullanıldığı güne göre saptanıp ona sabit tenkis oranı uygulanmak sureti ile tenkis edilecek miktar bulunacaktır.
Somut olayda tenkis davası 1987 yılında açılmıştır. Dava görülmekte iken 4/4 sayılı İBK. çıkmıştır. Bir dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek İçtihadı Birleştirme Kararı çıkarsa görülmekte olan davaya uygulanmak zorunluluğu 9.5.1960 gün 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğidir. Keza Yeni İçtihadı Birleştirme Kararına karşı kazanılmış hak sözü konusu olamaz. Bu durumda sağlıklı ve hukuksal bir çözüme ulaşılabilmesi için 11.11.1994 gün 4/4 sayılı İBK.nda belirtilen esaslar çerçevesinde inceleme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi icap eder. Hal böyle olunca Temyiz eden lehine oluşmuş usuli kazanılmış haklarda gözetilmek suretiyle HGK.cada benimsenen Özel Daire bozma ilamına uymak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Bir kısım davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 25.9.1996 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.