Hukuki.NET

T.C.      
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/409
Karar No : 1996/625
Tarih : 25.09.1996

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
    DAVA : Taraflar arasındaki "yurtdışı tedavi giderlerinden alacak" davasından dolayı apılan yargılama sonunda; İstanbul 2. İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 22.11.1995 gün ve 1993/467 Esas-1995/1005 Karar sayılı kararın incelenmesi, davalı SSK vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 9.12.1995 gün ve 1995/10582-10942 sayılı ilamı ile; (... 506 sayılı Yasa'nın 32-E maddesi gereğince yurt içinde tedavisi mümkün olmayıp ancak yabancı bir ülkede kısmen veya tamamen tedavisi mümkün görülen ve malullük halinin önlenebileceği veya önemli oranda azaltılabileceği, Kurum, sağlık tesisleri, sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi halinde, sigortalının yurt dışında gördüğü tedavi sonucunda yapılan masrafları kurumdan talep etme hakkı mevcuttur. Olayda davacı bu çevrede bir rapor almaksızın yurt dışına gittiğniden orada yapmış olduğu masrafları talep edemez. Ancak yurt dışındaki tedavi Türkiye'de Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık tesislerinde tedavi görmüş olsaydı bu tedavi kaça mal olacaksa o miktar araştırılıp tespit edilmeli ve ortaya çıkacak miktara hükmedilmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Temyiz Eden: Davalı SSK vekili.
    Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
    KARAR : Davacı açtığı bu dava ile yurt dışında yaptığı tedavi masraflarının davalı kurumdan alınmasını istemektedir.
    Uyuşmazlık, davacının yurt dışı tedavi masraflarını davalı Kurum'dan istemeye hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 32/B maddesi uyarınca yurt dışı tedavi giderlerinin istenebilmesi, şu koşulların birlikte gerçekleşmesine bağlıdır.
    1- Hastalığın anlaşıldığı tarihten itibaren 120 gün hastalık sigortası primi ödemiş olması,
    2- Hastalığın yurt içinde tedavisinin mümkün görülmemesi,
    3- Tedavisinin yurt dışında tamamen veya kısmen; malullük hali söz konusu ise, malullük halinin tamamen veya kısmen önlenebilmesinin imkan dahilinde bulunması,
    4- Kurum sağlık tesislerinin yurt içinde tedavisinin yapılamayacağı, yabancı bir ülkede yapılabilceği yolunda rapor vermesi, rapora itiraz edildiği takdirde itirazın Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'nca kesin olarak karara bağlanması,
    Olayda, 120 günlük prim ödeme koşulunun oluştuğu tartışmasız ise de, diğer koşulların gerçekleşmediği görülmektedir. Zira davacı Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık tesislerinden rapor almaksızın yurt dışına gidip tedavi görmüştür. Kurum sağlık tesislerinden rapor alma olgusu yurt dışı tedavi giderlerini istemenin şekil şartıdır. 32/E maddesinin getiriliş amacı, yurt içinde tedavisi mümkün görülen hastalığa yakalanan sigortalıların, çok pahalı olduğu bilinen yurt dışı tedavi masraflarını ödemekten Kurum'u kurtarmaktır. Esasen Kurum, sigortalıların tedavisi amacıyla çok büyük harcamalar yaparak sağlık tesisleri kurmaktadır. Açtığı bu tesislerde tedavi ettireceği sigortalıların yurt dışı tedaviye gidip oralarda tedavi görerek tedavi Kurum'dan istemeleri, Kurum'u gereksi yere mali açıdan sıkıntıya düşürür. Hele halkımızın tedavilerin yurt dışında daha iyi yapıldığı yolundaki bilinen inancı dikkate alındığında böyle bir sınırlandırma getirilmediği takdirde tedavi amacıyla yurt dışına gitmek isteyenlerin sayısının artacağı ve Kurum'un sağlık sigortası giderlerini ödemekte güçlük çekeceği kuşkusuzdur. Böyle bir sıkıntının cezasını da diğer prim ödeyen sigortalıların çekeceği söz götürmez. İşte bu durumu gözönünde tutan Yasa koyucu, tedavi için yurt dışına gidiş gelişleri disiplin altına almak için sözü edilen Yasa'nın 32/C maddesini getirme gereğini duymuştur. Esasen bu madde 3395 sayılı Yasa'nın 3. maddesiyle 20.6.1987 tarihinde, 506 sayılı Yasa'nın kapsamına alınmıştır. O tarihten önce Yasa'da yurt dışı tedavileriyle ilgili herhangi bir hüküm yoktur. Bu belirsizlik uygulamada bazı kargaşaya ve yanlış anlamalara sebebiyet verdiği içni madde bilinçli olarak vaz edilmiştir. Gerçekten gerek hükme dayanak kılınan bilirkişi raporunda, gerekse karar gerekçesinde Devletin sigortalıların tedavilerini en iyi şekilde yaptırması gereğinin Sosyal Güvenlik Hukuku'nun temel ilkelerinden olduğu öne sürülmüş ise de, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 65. maddesi hükümlerine göre devlet sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, ekonomik istikrarın korunmasını göstererek, mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir. Olayda zaten devlet, hastalanan sigortalıyı tedavisiz bırakmamaktadır. Tersine yurt içinde tedavisi mümkün olanları yurt içinde, olmayanları yurt dışında tedavi olabilmelerine olanak sağlamaktadır. Davada davacı sigortalının, Sosyal Sigortalar Kurumu sağlık tesislerinden rapor alma konusunda iyiniyetli olduğu söylenemez. Zira Sosyal Sigortalar Hastanesi'ne başvurma imkanı mevcut iken, başvurmadan gitmiştir. Meselenin Hukuk Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında bazı sayın üyeler tedavinin yurt içinde yapılmasının mümkün olup olmadığı konusunda mahkemece Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu'ndan görüş alınmak suretiyle araştırılıp incelenmesi gerektiğini ileri sürmüşlerse de çoğunluk tarafından bu görüş yukarıda da açıklandığı gibi davanın yasal dayanağını teşkil eden 32. maddede öngörülen rapor alma zorunluğu yurt dışı tedavi giderlerini istemenin şekil şartıdır. Yine Yasa koyucu, tedavi için yurt dışına gidip gelmeleri kontrol altında tutmak gayesiyle anılan hükmü getirmiştir. Öte yandan böyle bir görüşün kabulü halinde maddi açıdan imkanı olanlar gidebilecek diğerleri gidemiyecektir. Esasen aynı maddeye koşut Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nda da hükümler mevcuttur. Ne var ki davacının talep etmiş olduğu yurt dışı tedavi giderlerini isteyemeyeceği açıklığa kavuşmuş ise de, kendisinin yurt dışında ameliyat edilerek tedavi gördüğü de açık bir olgudur. Bu kişi, yurt dışına gitmeseydi, yurt içinde Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık Tesisleri'nde veya orada değilse bile bir başka hastanede tedavi göreceği kuşkusuzdur. Bu durumda davacı yurt içinda ameliyat olsaydı; bu ne kadar masrafı gerektirecek idiyse, o kadar miktarı Kurum'dan isteyebilmesine imkan tanımak hak ve nesafet kurallarına uygun düşeceği açıktır. Zira anılan hastanelerde ameliyat edilseydi ameliyat ve tedavi masraflarını Kurum ödemek zorunda kalacaktı. Bu itibarla mahkemece davacının Kurum hastanesinde veya orada olmadığı takdirde lüzum göreceği diğer hastanelerde tedavisi için tedavi tarihindeki rayiç ve tarifelere göre ne miktar masraf yapılacağı hesap ettirilmeli ve ortaya çıkacak miktara hükmedilmelidir.
    Baştan beri açıklanan nedenlerle davacının, yurt dışı tedavi ücretlerini isteyemeyeceği ancak yurt içinde tedavi görseydi, tedavisi neye mal olacaksa o kadarını isteyebileceği gözönünde tutulmaksızın, masrafların tamamına hükmedilmiş olması doğru değildir. Bu yön gözetilmeksizin önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve Yasa'ya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
 
    SONUÇ : Davalı SSK vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararına ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.9.1996 tarihinde oybirliği ile karar verildi. 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini