 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/383
Karar No : 1996/631
Tarih : 25.09.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "zilyetliğe vaki müdahalenin men'i" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ödemiş 1. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 30.3.1995 gün ve 1995/45 E. 198 K. sayılı kararın incelenmesi, davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 27.11.1995 gün ve 1995/12340-13676 sayılı ilamı ile; (.. Davacı kiracı, kiralamak suretiyle zilyet bulunduğu taşınmazda davalı kiralayanın zilyetliğine vaki müdahalesinin önlenmesini istemiştir.
Dava Medeni Kanun'un 894 ve müteakip maddelerinde derpiş edilen mücerret zilyetliğin korunması niteliğinde bir dava olmayıp, hakka dayanmaktadır. Zilyet, zilyetliğin arkasında bulunan aynı veya şahsı bir hakka dayandığı takdirde dava bir hak davası niteliğini kazanır. Medeni Kanun'un 898 ve sonraki maddelerinde düzenlenen, yalnız zilyetliğe değil hakka dayanan davalarda görev, HUMK'nun 8. 11/3'e göre değil, m. 8/1'deki 2.000.000 liralık ana kurala göre belirlenir.
Bu tür davalarda, kira sözleşmesindeki kira süresince, dava tarihinde taraflar arasında cari yıllık kira bedeli 2.000.000 lirayı geçtiği takdirde, Asliye Hukuk Mahkemesi'nin görevli olacağı gözönünde tutulmalıdır.
Davacı dava dilekçesinde 1994 yılı için yıllık kiranın 2.000.000 lira olduğunu bildirmişse de, dosya içindeki 11.7.1994 tarihli belediye Başkanlığı yazısında 1.7.1994'den 31.12.1994 tarihine kadar aylık kiranın 1.000.000 lira olarak tespit edildiği bildirilmiştir.
Bu durumda mahkemenin, taraflar arasında dava tarihinde cari olan, davacının ödemekte olduğu kira bedelleri araştırılıp, yukarıda açıklandığı üzere görev yönü düşünülerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yön hiç tartışılmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davada kira sözleşmesinden kaynaklanan kişisel hakka dayanıldığı duraksanmayacak kadar açık bulunduğuna göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 25.9.1996 tarihinde oybirliği ile karar verildi.