 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/376
Karar No : 1996/590
Tarih : 18.09.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 1.4.1993 gün ve 1991/773 Esas - 1993/370 Karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 25.4.1994 gün ve 1993/5107 Esas, 1994/3454 Karar sayılı ilamı ile; (.. Davacı vekili, müvekkilinin N. Cam Sanayi'nin büyük hissedarı olup diğer davalılar O., H. ve dava dışı N.A.'la birlikte "U. Madencilik Sanayi ve Tic. Ltd. Şti."ni kurduğunu, ancak aktif görev almadığını, davalı O.'nun şirket müdürü olduğunu, N.'nin de hisselerini devrederek ayrıldığını 5.10.1990 tarihinde O.'nun müdürlük süresinin dolduğunu, o tarihten beri şirketin organsız kaldığını, davalıların müdürlük yetkilerini kullandıklarını, şirketin tüm aktiflerini kaçırdıklarını, davalıların Koşuyolu'nda C. Mühendislik ve Tic. Ltd. Şirketleri bulunduğundan işlemleri bu şirket üzerinde yürüttüklerini davalıların dava konusu U. Ltd. Şti.'ye ait fabrikasında bulunan tüm varlıkları meçhul yerlere götürdüklerini, C. Mühendislik Ltd. Şti. adına faaliyet gösteren işyerinde bir kısım makina ve aksamı, Dolayoba'da kuvars öğütme değirmeninin kesilip parçalanmış ve paslanmış bir halde bulunduğunu, gizlice götürülen makinalardan (270.000.000) liralık kısmının U. Madencilik Ltd. Şti.'ye (196.500.000) liralık kısmının davacıya ait olduğundan davalılardan tahsiline ve şirketin tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacının hisselerini devrettiğinden davayı açmaya yetkisi olmadığını, şirket amacının gerçekleşme imkanı bulunmadığından tasfiyeyi kendilerinde istediğini, davacının şirkete hiçbir şey teslim etmediğini (10.000.000) lira sermayeli bir şirketin dava konusu bedelli alet ve edevatına sahip olamayacağını, Haramidere'de yapılan tespitin C. Mühendislik Ltd. Şti.'ye ait makineler olduğunu, bir adet değirmen gövdesi motoru, toz dolabının ustaya yaptırıldığını haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia savunma, tespit dosyaları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından ilk celsede davalılarda şirketin fesih ve tasfiyesini kabul ettiklerinden HUMK'nun 46. maddesine göre dosyanın tefrikine ve bu dosya üzerinden sadece tazminat davalarının yürütülmesine karar verilerek, davacının hisselerini Ü.A. ve Y.Ö.'ye devretmişse de bu devir diğer ortaklar tarafından tasvip edilmediği ve ortaklar deterine kaydedilmediğinden, devir geçersiz olduğundan, davacının ortak sıfatı bulunmadığına dair itirazın reddine ve davacının TTK'nın 340 ve 309/F.I. maddelerindeki dava açma hakkı tanındığından davanın esasına girilerek U. Madencilik San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin davacı davalılar ve dava dışı N.A. tarafından kurulduğu, davalı O.'nun şirket müdürü olarak görev yaptıktan sonra görev süresinin 2 yıl daha uzatıldığını, N.'nin 9.5.1988 tarihinde hissesini 3 ortağa devrederek ayrıldığı durumun pay defterine işlendiği davacının U. Madencilik Ltd. Şirketi'nde yaptırdığı tespitte binanın boş ve terkedilmiş olduğunun anlaşıldığı, davalıların C. Mühendislik Ltd. Şti.'ye yapılan tespitte 7 kalem makineden sadece kuvars değirmenine rastlandığı, C. Mühendislik Haramidere'deki işyerinde yapılan tespitte bu takım makinelere ait tespitin yapıldığı, davacının şahit dinletme talebinin HUMK'nun 288. maddesine göre kabul edilmediği, davacının maliki bulunduğu demirbaş eşya ve malzemelerinin şirket envanter bilanço defterlerinde kayıtlı olması gerektiği, ancak davacının iddia ettiği malzemelerin U. Madencilik Ltd. Şirketi muhasebesinde kayıtlı olmadığı, C. Mühendislik Şirketi'ndeki eşyalarında U. Mühendislik Şirketi'ne veya davacıya ait olduğu belgeyle ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Başlangıçta davacı, hem U. Mühendislik Ltd. Şti.'nin fesih veya tasfıyesini hem de üzerinde hakkı olduğu emtia ve malzeme yönünden tazminat isteminde bulunmuşken mahkemece fesih ve tasfiye davasının ayrılması doğru olmamıştır. Şayet fesih ve tasfiye davacısı neticelenmemiş ise her iki davanın birleştirilerek görülmesi gerekir. Şayet o dava sona ermiş ve karar kesinleşmişse o takdirde şirket malları dışında kalan davacının şahsi malları yönünden bu davaya devam edilmek gerekir. Zira şirket ortak mallarıyla davacının şahsi malları halen ayrılmamış durumdadır. Bu sebeple her iki davanın birlikte incelenmesi icap etmektedir. Müşterek şirketin mallarının gerek U. Ltd. gerekse C. Ltd. Şti. defterlerinde kayıtlı bulunmaması nedeniyle ve davacının şahsi malları yönünden dahi tarafların gösterecekleri deliller dinlenmek ve cevap layihasında davalıların müşterek şirkete ait olduğunu kabul ettikleri malzemelere ait beyanları da nazara alınmak suretiyle sonuca gidilmek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, haksız fiile dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, tarafların paydaş oldukları "U. Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ne" ait tüm makine, tesisat ve aletler ile, kendisinin adı geçen şirkete kullanılmak üzere bıraktığı şahsi malları, davalıların kaçırıp ziyanına sebebiyet verdiklerini ileri sürerek tazminat istemiştir. Yerel mahkeme şirketin defterleri üzerinde inceleme yaptırmış ve davacının iddia ettiği mal ve emtianın defterlerde kayıtlı olmadığı iddianın ispat edilemediği görüşü ile davayı reddetmiştir.
Belirtmek gerekir ki davacının gerek şahsi malları, gerekse şirket mallarının davalılarca bilinmeyen bir yere kaçırıldığı yolundaki iddiası açıkça haksız fiil iddiası olduğundan bu ileri sürüşün tanıkla ispatı mümkündür. Ancak, davacı vekilinin iddialarının tanıkla ispat istemi yerel mahkemece taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yazılı delil ile kanıtlanabileceği gerekçesi ile reddedilmiştir.
Öte yandan davacı vekili, davalılar hakkında "hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanmak" suçundan suç duyurusunda bulunmuş ve Şişli Asliye 8. Ceza Mahkemesi'ne açılan kamu davasında; davalı sanıkların şirkete ait fabrikada bulunan makina ve eşyaları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Bölge Müdürlüğü'nün kapatma kararı nedeniyle başka bir yere taşıdıkları, ancak sanıkların haksız menfaat temini kastı ile hareket etmedikleri kabul edilerek beraatlerine karar verilmiştir.
Bu durumda olayda sağlıklı ve hukuksal bir çözüme ulaşabilmek için davanın haksız fiilden kaynaklandığı da göz önünde tutularak gerek davacının şahsi malları, gerek şirket malları yönünden davacı iddiasının ispatı için taraf tanıkları dinlenilmek ve beraatle sonuçlanan kamu davasına ilişkin dosya da getirtilerek birlikte değerlendirilip hasıl olacak sonuca göre karar verilmek gerekir.
Bu husus düşünülmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının temyiz edene verilmesine 18.9.1996 tarihinde oybirliği ile karar verildi.