 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/354
Karar No : 1996/502
Tarih : 19.06.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "İstirdat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesi'nce davanın kabulüne verilen 12.4.1994 gün ve 1993/883, 1994/394 sayılı kararın incelenmesi davalı Necat vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 22.5.1995 gün ve 1995/3126-4145 sayılı ilamı ile; (..Davacı vekili, müvekkilinin yasal hamili bulunduğu 15.7.1993 tarih ve 15.000.000 lira meblağlı çekin önceleri şirket muhasebecisi olan davalılardan Eyüp tarafından çalınarak ciro edilmek suretiyle diğer davalıya verildiğini, davalı Necat'ın çekin çalıntı olduğunu bilebilecek bir durumda olup iyi niyetli olmadığını ileri sürerek çek yaprağının istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Necat vekili cevabında, müvekkilinin iyi niyetli hamil olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı Eyüp beyanında, dava dışı Hüseyin'den aldığı çeki bir miktar para karşılığı yeğenine verdiğini, onun da kendinin tanımadığı diğer davalıya verdiğini belirtmiştir.
Mahkemece toplanan delillere, tanık anlatımlarına nazaran, davacının sattığı mal karşılığı aldığı ve yasal hamili olduğu çekin davacı şirkette çalışan davalı Eyüp tarafından haksız olarak elde edilerek ciro edildiği, diğer davalının da iyi niyetli olmadığı sonucuna varılarak davanın kabulü ile çekin davalılardan istirdadına karar verilmiştir. Davalılardan Necat dava konusu hamiline yazılı çekin hamili bulunmaktadır. Bu durum karşısında davacının hamile karşı dava konusu iddiasını ileri sürebilmesi için kendisinin kötü niyetli olduğunu ispatlamak zorundadır. Kıymetli evraka ilişkin hükümler bu yolda olduğu gibi, MK.'nun 903. maddesi de aynı ilkeyi benimsemiş bulunmaktadır. Mahkemece bu husus dikkate alınmadan bu davalı yönünden davanın kabulü doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, TTK.'nin 702. maddesinde, "Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran bir kimse, son ciro beyaz olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, salahiyetli hamil sayılır..." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı yasanın "Kaybedilen çek" başlıklı 704. maddesinde de çek, herhangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa-ister hamile yazılı bir çek bahis mevzu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzu olup da hamil hakkını 702. maddeye göre ispat etsin-çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu taktirde o çeki geri vermekle mükellef olduğu hükme bağlandığına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararla direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Necat vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 19.6.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.