 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/35
Karar No : 1996/221
Tarih : 03.04.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "rücuan alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen (..) kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 23.05.1995 gün ve 1995/3271 - 4243 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili, müvekkiline ait minibüsün geçirdiği kaza sonucu karşı araçta bulunan iki kişinin öldüğünü ve ölenlerin mirasçılarına (100.000.000)'er TL'dan (200.000.000) TL tazminat ödendiğini, müvekkilinin trafik sigortacısı bulunan davalının kişi başına (80.000.000) TL limitle sorumlu olduğu halde herhangi bir ödeme yapmadığını ileri sürerek iki kişi için (160.000.000) TL tazminatın rücuan faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, hak sahipleri tarafından müvekkili şirket nezdindeki alacak için, temlikin söz konusu olmadığını, kaldı ki hak sahiplerine ödeme yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının üçüncü kişilere kaza nedeniyle ödeme yaptığını davalı sigortacıya bildirdiği halde davalı sigortacının ölenlerin mirasçılarına ödeme yapmasının MK'nun 2. maddesine aykırı olduğu ve davacı aleyhine kötüniyetli bir ödeme sayılması gerektiği, destekten yoksun kalınan miktar dikkate alındığında davalının (139.854.843) TL'dan sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine dairemizce onanmıştır.
Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava konusu, zorunlu trafik sigortasının 10/d maddesine göre zarardan dolayı hakkında dava açılan sigorta ettirenin bu durumu derhal belgeleriyle birlikte zorunlu trafik sigortacısına bildirmesi zorunlu bulunmaktadır. Oysa dava konusu olayda davacı, hakkında açılan davayı zamanında sigorta şirketine bildirmemiş, ancak üçüncü kişiye anlaşma suretiyle ödeme yaptıktan sonra çektiği ihtarname ile bu paranın iadesini istemiştir. Keza, aynı sigorta poliçesinin 12.2 maddesi uyarınca da sigorta ettiren sigortacının yazılı iznini almaksızın tazminat talebini kabul edip ödemesi de mümkün değildir. Davacı dosyaya bu konuda da yazılı bir belge ibraz etmemiştir. Bu durum karşısında davalı sigortacının olaydan zarar görenlere taleplerinden sonra usulüne uygun ödeme yapmakla sorumluluktan kurtulmuş bulunduğunun kabulü ile sigorta ettiren tarafından sigortacıya karşı açılan iş bu davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda derinilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan (...) sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacı, zorunlu trafik sigorta sözleşmesi genel şartlarının 10/d ve 12.2 maddeleri koşullarına uygun davranmadığı gibi, sigortacı tarafından kendisine belge ibrazı için gönderilen 07.07.1993 günlü yazıda istenilen belgeleri de sigorta şirketine ibraz ettiğini kanıtlayamamıştır. Ayrıca davacının dayandığı ibranamelerde, davacı ile şöförünün ibra edildiği, davalı sigortacının ise, ibra edildiğine ilişkin bir kayıt bulunmaması karşısında, davalı sigorta şirketinin K.T.K.'nun 97 ve 99. maddelerinin kendisine getirdiği yükümlülük sebebiyle olayda zarar görenlere ödeme yapmasının da yasa ve sigorta sözleşmesine bir aykırılık teşkil etmemesine göre,
SONUÇ : Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı BOZULMALIDIR. (03.04.1996)