 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/2-916
Karar No : 1997/354
Tarih : 16.4.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TENKİS ( Ölünceye kadar bakma )
- MİRASÇI İLE ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA AKDİ YAPILMASI
- MUVAZAA ( Ölünceye kadar bakma akdi )
743/m.511,514
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "ölünceye kadar bakma aktinin iptali, tenkis" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.10.1995 gün ve 1992/578-1995/591 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 30.1.1996 gün ve 1995/13325- 1996/995 sayılı ilamı :
( ... Ölünceye kadar bakma akti, niteliği itibariyle güvence sağlayan bir akittir. Bakıp gözetme borcunun kapsamı ne aktin başında ne de devamı sırasında belli olmayıp, bakım alacaklısının hayatı boyunca oluşacak şartları tayin eder. Esasen ölünceye kadar bakma aktini hizmet aktinden ayıran unsurda bu yöndür.
Borçlar Kanununun 511. maddesi, bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngörmemiştir. Bakım alacaklılarının akit anında özel bakıma muhtaç durumda olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur. Aksi kararlaştırılmadıkça aktin, bakım alacaklısına sağladığı menfaatler sosyal duruma uygun ikamet, beslenme ve giyinme, görüp gözetme gibi ihtiyaçlarının karşılanmasıdır ( B.K. 514 ) Bu ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayacak maddi desteğin ne olacağını önceden kestirmek mümkün olamaz. Hayatın idamesi için gerekli asgari şartları sağlayacak nafakaya borçlu olabilecek kimse ile ölünceye kadar bakma akti yapmayı engelleyen bir kanun hükmü yoktur.
Kaldı ki bu aktin hedefi nafaka veya ahlaki görevleri kadar bir maddi destek elde etmek değil, tarafların bilhassa bakım alacaklısının sosyal duruma uygun bir bakım elde etmektir. Bu sebeplerle mirasçı olabilecek kimselerle yapılmış olan ölünceye kadar bakma aktinin in'ikadı sırasında özel bakıma muhtaç bulunmamak veya akitten sonra çok kısa yaşamak, bu aktin muvaaza kastı altında yapıldığını göstermez. Bu temlikin mahfuz hisse kurallarını bertaraf etmek kastı altında yapıldığıda isbat edilmemiştir. ( YHGK. 16.3.1988 gün ve 814-247 sayılı kararı ).
O halde mahkemece davacının terditli olarak açtığı iptal ve olmadığı takdirde tenkise ilişkin davasının reddine karar vermek gerekirken yasanın yorumunda ve delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURUL KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.