 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/20-566
Karar No : 1998/338
Tarih : 13.5.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ORMAN KADASTRO TESBİTİ
GENEL KADASTRO TESBİTİ
ORMAN YÖNETİMİNİN KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
HAKKI
KARAR ÖZETİ: Kadastro çalışma alanı sınırında orman bulunduğu takdirde, orman sınırlaması ve orman sınırları dışına çıkarma işlemleri, ister 6831 sayılı Yasa hükümlerine göre, orman kadastro komisyonlarınca yapılsın, ister 3402 sayılı Yasa hükümlerine göre, genel kadastro ekiplerince yapılsın, düzenlenecek tutanak ve haritalar, genel kadastro komisyonunca ilan edilir. 3402 sayılı Yasada öngörülen ilan süresi içinde itirazı olan gerçek kişiler, Hazine ve kurumlar kadastro mahkemesine dava açabilirler. Orman yönetiminin de, bu kurumlar içinde varlığı kabul edilmek icabeder.
(3402 s. Kadastro K. m. 4,11)
(6831 s. OK. m. 1,2,11)
Taraflar arasındaki "kadastro tesbitine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Karaisalı Kadastro Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 7.10.1994 gün ve 1994/14 E-240 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 28.6.1995 gün ve 1994/11125-1995/8805 sayılı ilamı ile; (... Mahkemece her ne kadar ehliyet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş ise de; olay 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi uygulaması ile oluşmuş ve buna karşı Yönetim dava açmıştır. Yasal dayanak olan 3402 sayılı Yasa'nın 4. maddesi uyarınca yapılan işlemlerin sonuçlarına karşı Orman Yönetiminin taraf ehliyetine sahip olamayacağı; dava açamayacağı yolunda bir hüküm mevcut değildir.
Anılan Yasa Uygulaması karşısında Orman Yönetimi gerekli gördüğü yerde dava açmak hak ve yetkisine sahiptir. Orman Yönetimi ormanların intifa hakkına sahip olup, 3402 sayılı Yasanın 11/1 maddesi uyarınca ilgili taraftır. Bu sebeplerle, Orman Yönetiminin dava hakkının varlığı gözetilerek orman araştırmasının tam ve doğru olarak yapılması gerekir.
Açıklanan husus gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve Yasaya aykırıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı Orman İdaresi Vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kadastroca Hazine adına yapılan tesbite itirazdır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, 3402 sayılı Yasa'nın 4 ncü maddesi uyarınca orman kadastro komisyonları aracılığı ile yapılan orman sınırlandırmasına karşı orman idaresinin dava hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten 3402 sayılı Yasa'nın 4. maddesinde; Kadastro çalışma alanı sınırında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilir. Bu yerlerin orman sınırlaması ve orman sınırları dışına çıkarmak işlemleri 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre Orman Kadastro komisyonlarınca tesbit ve haritasına işlenerek, tutanakları ile birlikte kadastro ekiplerine teslim edilir. Bu yerlerin ölçü ve harita işlemleri yukarıdaki sınırlar esas alınarak kadastro ekiplerince ikmal edilir; iki ay içinde kadastro komisyonlarınca orman sınırlarının belirlenmemesi halinde, kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükümlerine göre yürütülür.
Kadastro ekiplerince bu şekilde tesbit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. Orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur, hükmü yer almıştır.
Anılan madde hükmüne göre;
a)İşe başlayan genel kadastro ekiplerince çalışma alanı sınırında ormana rastlandığı takdirde, durum Orman Genel Müdürlüğüne bildirilecek,
b) Orman Genel Müdürlüğü, 2 ay içinde (orman sınırlamasını ve orman sınırları dışına çıkarma işlemlerini yapacak tutanak ve haritaları) kadastro ekiplerine teslim edecektir.
Görüleceği üzere, 2 ay içinde orman kadastro komisyonu tehdit ve çıkarma işlemlerini tamamlayarak tutanak ve haritaları genel kadastro komisyonuna teslim edinceye kadar görevli olup, görevi burada sona ermektedir.
Eğer, tesbit ve çıkarma işlemlerinin tamamı 6831 sayılı Yasa'ya göre yapılsaydı, orman kadastro komisyonunun görevi durdurulup, genel kadastro komisyonlarına tüm belgelerin teslimi yoluna gidilmeyeceği aşikardır.
Ne varki; Yasa gereği orman kadastro komisyonu, kısmı görev yapmakta ve tüm tutanak ve haritaları genel kadastro komisyonuna teslim etmektedir.
İşlem evrakını devralan genel kadastro komisyonu, 3402 sayılı Yasa'ya göre işe devam etmektedir.
c) Yine 4. maddeye göre, 2 ay içinde orman kadastro komisyonlarınca gerekli tehdit ve çıkarma işlemleri yapılmadığı takdirde, genel kadastro komisyonu çalışma alanı sınırlarını belirler ve çalışmalar 3402 sayılı Yasa hükümleri uyarınca yürütülür. Demekki orman kadastro komisyonu bu işlemleri iki ay içinde yapmadığı takdirde, doğrudan genel kadastro komisyonları görevli kılınıp tahdit tamamen bu komisyonlara bırakılmaktadır.
Bu itibarla; olayda 6831 sayılı Yasa'ya göre yapılıp bitirilen bir tehdit söz konusu değildir.
Yine madde de, genel kadastro ekiplerince böylece tesbit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır, hükmü yer almıştır. İkmal edilmiş saymak, işlemlerin yapılıp tamamlanması anlamını taşır. Kesinleşmeyi belirtmez. Bu durumda, orman tehdidi kesinleşmiş olmayacak, ilan ve varsa itirazlar sonucu kadastro mahkemesine verilecek hükümlerde yargı yolundan geçerek kesinleşecektir.
Diğer bir anlatımla; gerekli işlemler, 6831 sayılı Yasaya göre değil, 3402 sayılı Yasa uyarınca yapılmaktadır. O halde, öncelikle orman tehdidi ile genel kadastronun içiçe girdiği olayda, birisi için kesinleşme, diğeri için işlemlerin devamı söz konusu olamaz.
Konumuzun 2 nci aşaması ise, 3402 sayılı Yasa'nın 11. maddesindeki ilan ve itiraz olgusudur.
3402 sayılı Yasa'nın 11. maddesinin ilk fıkrasında (kadastro müdürü kadastro tutanaklarına göre yapılan tesbitlere dayanarak askı cetvelleri düzenler; bu cetvelleri ve pafta örneklerini müdüriyette ve ayrıca muhtarın çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan ettirir; itirazı olanların ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceklerini belirtir) denilmektedir.
Bu ilana esas belgeleri düzenleyen genel kadastro komisyonu ilan yapan da yine genel kadastro müdürüdür.
Ayrıca, fıkranın devamında yine genel bir 3nlatımla itirazı olanların ilan süresi içinde (yani 30 gün içinde) kadastro mahkemesine dava açabileceklerini vurgulamıştır. Yasada itiraz edebilecekler tek tek sayılmadığı gibi, orman yönetiminin dava açamayacağı yolunda bir kısıtlama da getirilmiş değildir.
Bu işlemlere karşı itirazı olanlar gerçek kişiler olabileceği gibi, Hazine ve kurumlarda olabilir. Bu kurumlar içinde doğal olarak orman yönetiminin varlığı da kabul edilmek icap eder.
Yönetimin itiraz hakkını var kılan bir diğer hususta şudur; çizilmiş çalışma alanına göre, orman sayılan yerlerle, kültür arazileri ayrılmış olsa dahi, genel kadastro komisyonunca tesbit, ölçüm yapılıp, harita düzenlenirken, orman sayılan bölüme de girilmekte, ya da sınır dışında da ormanlık saha bulunmakta veya çalışma alanını sınırlayan hattın istikametinde açılarda, miktarlar da farklılıklar oluşmaktadır.
Bütün bu yanlışlıkların ya da çelişkilerin giderilmesi de yönetimin itiraz ve dava hakkının varlığını gerekli kılmaktadır ve herhalde kural olarak, yasalarda her hangi bir kurumun dava hakkını yok edici açık bir hüküm mevcut değilse orada o kurumun dava hakkı varsayılmak icap eder. kaldı ki; 3402 sayılı Yasa'nın 4. maddesinde, işlemlerin genel kadastro komisyonuna devri ve bu komisyonlarca bu Yasa hükümlerine göre tamamlanacağı belirlenmiş ve aynı Yasa'nın 11. maddesinde itirazı olan herkesin dava edebileceği ilkesi de kabul edilmiştir. Hal böyle olunca açıklanan gerekçelerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı Orman İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 13.5.1998 gününde, ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.