 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1996/1-833
K. 1997/39
T. 5.2.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TEMYİZ GİDERLERİ
BOZMA KARARININ BİLDİRİLMESİ
DOSYANIN İŞLEMDEN KALDIRILMASI
KARAR ÖZETİ : Yargıtay kararının taraflara tebliği için gerekli giderler de, temyiz giderlerinden olduğu için, temyiz edenden peşin olarak alınması gerekir.
Kararın bozulması halinde, mahkeme, tarafları duruşmaya davet etmekle yükümlü olduğundan, bozma kararı tebliğ edilmeden dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemez.
(2709 s. Anayasa m. 141/son)
(1086 s. HUMK. m. 409/2-5, 429, 434/3, 442/A)
(YİBK., 5.10.1980 gün ve 2/1 s.)
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Şarkışla Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 22.3.1994 gün ve 1994/67-76 sayılı kararın incelenmesi davacı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 17.10.1994 gün ve 1994/10437-12634 sayılı ilamı ile; (... HUMK.nun 409/2. maddesinde, oturum gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde, gün tesbit ettirilmemiş ise, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosyanın işlemden kaldırılacağı, aynı Yasanın 409/5. maddesinde de, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davaların açılmamış sayılacağı, bu hususta mahkemece kendiliğinden karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Anılan yasa hükmünün Yargıtay'dan kararları bozularak geri gönderilen davalara da uygulanacağı, 5.10.1980 gün ve 1980/2-1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla benimsenirken, söz konusu kararın gerekçesinde "belirtilen dosyaların yeniden ele alınıp gün tayin edilebilmesi için, tarafların başvurmaları gerektiği, böyle bir başvuru yapılıp gerekli giderler ödenmeden mahkemelere re'sen gün tayin edilerek tarafların çağrılmasının mümkün olmadığı ve esasen çağrı giderleri olmadıkça mahkemelerin kendiliğinden işlem yapma olanağının bulunmadığı hususlarına değinilmiştir.
Ne var ki, 16.7.1981 tarih, 2494 sayılı Yasa ile HUMK.nun bazı maddelerinde değişiklik yapılmış, bu arada 429 ve 434. maddeler yeniden düzenlenmiş, Yasaya 442/a maddesi eklenmiştir.
Sözü edilen değişikliklerle bozma üzerine davaya bakacak mahkemenin 434. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinlendikten sonra Yargıtay'ın bozma kararına uyulup uyulmayacağı hususunda bir karar verilmesi gerektiği biçiminde düzenleme getirilmiş, değişiklik gerekçesinde de yukarıda belirtilen İçtihadı Birleştirme kararına konu teşkil eden duruma yasal yönden çözüm bulmanın amaçlandığı vurgulanmıştır.
Böylece çekişme konusu husus, taraf işlemi olmaktan çıkarılmış, mahkemece re'sen gözetilmesi gerekli duruma gelmiş, konuyla ilgili İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanırlığı da ortadan kalkmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece HUMK.nun değişik 429/2. maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken bu yön gözardı edilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı temsilcisi.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
16.7.1981 tarih ve 2494 sayılı Yasa ile HUMK.nun bazı maddelerinde değişiklikler yapılmış; örneğin, 429 ve 434. maddeler yeniden düzenlenmiş ve Yasaya 442/A maddesi eklenmiştir. Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki görüş aykırılığı ve çözümlenmesi gereken hukuki sorun; HUMK.nun md. 409/II hükmü Yargıtay'ın bozma kararı üzerine mahkemede yapılacak ilk duruşma için uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır. Sağlıklı bir sonuca kavuşulabilmesi için yasa değişikliğinden önce ve daha sonra getirilen hükümlerin açıklanmasında yarar vardır. HUMK.nun md. 409/2-5. fıkrasında belirtilen "oturum gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde, gün tesbit ettirilmemiş ise son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle dosya işlemden kaldırılır. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır. Bu yönde mahkemece kendiliğinden karar verilir" hükmü, Yargıtay'ın bozma kararı üzerine mahkemede yapılacak ilk duruşma gününün (md. 429/II) belli edilmesi durumunda da uygulama alanına sahiptir. Ayrıca bu yön, 5.10.1980 gün ve 1980/2-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; "...Yargıtay'dan karar bozularak geri gönderilen dosyaların yeniden alınıp gün tayin edilebilmesi için tarafların başvurmaları gerektiği, böyle bir başvuru yapılıp, gerekli giderler ödenmeden mahkemelerce re'sen gün tayin edilip tarafların çağrılmasının mümkün olmadığı ve esasen çağrı giderleri olmadıkça, mahkemelerin kendiliğinden işlem yapma olanağının bulunmadığı..." sözleriyle açıkca kabul edilmişti. Ancak, 16.7.1981 tarihinde kabul edilen 2494 sayılı Yasa ile 429 ve 434. maddeler yeniden düzenlenmiş ve 442/A maddesi eklenmiştir.
Anılan yasa maddeleri gereğince; temyiz eden taraf temyiz dilekçesini verirken temyiz giderlerini de peşin ödeme zorunluluğundadır (HUMK. md. 434/III).
Temyiz giderlerinden biri de, Yargıtay'ın temyiz edilen kararı bozması halinde, mahkemenin tarafları kendiliğinden duruşmaya davet edilmesi için gerekli giderlerdir ve bu giderler de mahkemece temyiz edenden peşin olarak alınır (HUMK. md. 429/II).
Yine, Yargıtay'ın kararının taraflara tebliği veya bildirilmesi için gerekli giderlerde temyiz giderlerinden olup temyiz dilekçesi ile birlikte temyiz isteğinde bulunandan peşin olarak alınır (HUMK. md. 442/A-III). O nedenle Yargıtay'ın temyiz edilen kararı bozması halinde tarafları kendiliğinden duruşmaya davet etmekle yükümlü olan mahkemenin, öncelikle bu davet yönünden ve Yargıtay kararının taraflara tebliği veya bildirilmesi için gerekli ve yeterli giderleri tesbit etmek ve tutacak miktarı temyiz isteğinde bulunandan peşin olarak almak görev ve yükümlülüğü ile donatıldığının kabulü zorunludur.
Hal böyle olunca, tarafların oturum gününün saptanması için mahkemeye başvurması da zorunlu değildir. Anılan usul hükümleri buyurucu nitelikte, hakime kendiliğinden harekete geçme yetki ve yükümlülüğü tanıyan kamu düzeni ile de doğrudan ilgili hükümlerdir. Gerçekte de bir dava mahkeme önüne getirildikten sonra artık kamu yararı alanına girmiş sayılacağı açıktır.
Bu değişikliklerle yasa koyucu; temyiz eden tarafı, Yargıtay kararının sonucunu sürekli bir şekilde takip etmek sıkıntı ve güçlüğünden; zaman kaybından kurtarmak, usulüne uygun biçimde çağrıldıkları halde duruşmaya gelinmemesi hallerinde de dosyanın işlemden kaldırılmasını sağlamayı amaçlamıştır. Öte yandan; T.C. Anayasası'nın md. 141/son ve HUMK. md. 77'de anlamını bulan davaların mümkün olduğu kadar çabukluk, basitlik ve ucuzluk ilkesine uyularak, düzenli bir şekilde sonuçlandırılması kurallarına paralel; uyumlu ve destekleyici hükümler getirilmiştir. Öyleyse, yasanın bu amaç ve öneminin ağırlığı altında; mahkemelerin sözü edilen yasa maddesini uygulamakta, özellikle temyiz edilen kararın Yargıtay'ca bozulabileceği de göz önünde tutularak tarafları kendiliğinden duruşmaya davet edebilmek için gerekli ve yeterli giderleri temyiz dilekçesinin verilmesi sırasında almaya özen gösterilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunda kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır.
Sırası gelmişken belirtelim ki; 2494 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK.nun 429. maddesinin 2. fıkrasına göre, Yargıtay'ın bozma kararı üzerine, mahkeme tarafları doğrudan duruşmaya davet etmekle yükümlü olduğundan, bu halde 409/II hükmünün uygulanmasına ilişkin 15.10.1980 tarih ve 1980/2-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da konusuz kalmıştır. Tüm bu açıklamaların ışığında, HUMK. md. 429/II hükmüne göre, Yargıtay'ın bozma kararı üzerine, mahkeme tarafları kendiliğinden duruşmaya davet etmekle yükümlüdür. Bu durumda tarafların oturum gününün belli edilmesi için mahkemeye başvurması zorunlu olmayıp md. 409/II hükmünün uygulanması da mümkün değildir. Bu durumda HUMK.nun değişik 429/2. maddesi uyarınca işlem yapılmasını öneren ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozmasına uyulması gerekirken yasa maddelerinin yorumunda hataya düşülerek önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı idare temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 5.2.1997 gününde, oybirliği ile karar verildi.