Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/14-432
Karar No : 1996/463
Tarih : 5.6.1996

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • İHALENİN FESHİ ( İhale Bedelinin Kamulaştırma Sebep Gösterilerek Süresinde Tam Olarak Yatırılmaması )
  • KAMULAŞTIRMA ( Taşınmazı İhaleyle Satın Alan Kişinin Satıcıdan Kamulaştırılan Kısım İçin İhale Bedelinden Mahsup İstemesi )
  • TAKAS-MAHSUP İDDİASI ( Kamulaştırılan Taşınmazı İhaleyle Alan Şahsın İhale Bedeli Hakkında )
 
43/m.2,642
818/m.118,202,217,225,228,229,230
 
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.9.1993 gün ve 1992/610 E. 1993/387 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 29.11.1994 gün ve 1994/6329-11125 sayılı ilamı; "... Davacı şirket; davalı ... A.Ş. Genel Müdürlüğünün, üzerinde akaryakıt istasyonu bulunan iki taşınmazını ihale yoluyla satışa çıkarttığını ve 18.9.1991 tarihinde yapılan ihalenin 1.705.000.000 lira bedelle kendi üzerinde kaldığını, ihale bedelinin 15 gün içerisinde yatırılması gerektiğini, işlemler yürütülürken 5 parsel numaralı taşınmaz kaydında Karayollarınca konulmuş kamulaştırma şerhi görülmesi üzerine davalı ... A.Ş.`ye başvurularak bu kamulaştırılan kesim için ihale bedelinden indirim yapılarak ödemesi gereken miktarın bildirilmesini istediğini ve ihale bedeline mahsuben de 597.000.000 lirayı davalı şirket hesabına yatırdığını, davalı şirket ile Karayolları Genel Müdürlüğünün kamulaştırma hususunda anlaşmaları karşısında ihale bedeli olan 1.705.000.000 liradan kamulaştırma bedeli 816.784.100 lirayı düşüp, kalan 888.215.900 lirayı, önceki yatırdığı 597.000.000 liraya 8.4.1992 tarihinde 291.215.900 lira daha eklemek suretiyle Şirket hesabına bankaya yatırarak ödediğini, böylece kendisince hesaplamak suretiyle bulunan ihale bedelini ödemiş olmasına rağmen davalı Şirketin ihaleyi iptal ettiğini bildirerek ferağ vermediğini ileri sürerek taşınmazların hükmen adına tesciline karar verilmesini istemiş ve Mahkemece verilen kabul kararı Dairemizce onanmış ise de; bu kerre davalı ... A.Ş.`nin karar düzeltme isteminde bulunmasını üzerine yeniden yapılan incelemede;
Davacı Şirketin, şartnameye göre 15 gün içerisinde yatırması gereken ihale bedeli olan 1.705.000.000 liraya karşılık önce 597.000.000 lirayı davalı Şirketin banka hesabına depo ettiği ve davalı Şirketten kamulaştırılan kesim için tenzilat yapılmasını istemesi üzerine, davalı şirketin bunu kabul etmeyerek davacıdan ihale bedelinin tamamını yatırmasını talep ettiği, buna rağmen davacının yeni teklifler öne sürerek edimini tam olarak yerine getirmediği, bu durum karşısında da davalı, Şirketin ihalenin iptaline karar vererek yatırılan bedelini geri almasını, davacı şirkete bildirdiği anlaşılmıştır.
Görüldüğü üzere, davacı şirketin ihale ile belirlenen edimini yerine tam olarak getirmediği tartışmasızdır. Karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde, kendi edimini yerine getirmeyen bir tarafın, karşı taraftan üzerine düşen edimin ifasını istemeye hakkı yoktur.
Davacının talebi bir anlamda takas-mahsup istemi niteliğindedir. Yani kamulaştırılan kısma düşen paranın, ihale bedeline sayılmasını istemektedir. Ancak böyle bir hakkının olup olmadığı kesinlik kazanmadığı gibi, bunun ihale bedelinden tenzil edilip edilmeyeceği de henüz belirsizdir. Başka bir ifadeyle hukuki bir müessese olarak takas-mahsup istemini davacı amacına uygun olarak kullanmış sayılamaz. Yani alacaklının açtığı bir davaya karşı, borçlu kendinin de bu alacaklıdan bir alacağı bulunduğunu ileri sürerek takas-mahsup savunmasında bulunmamaktadır. Bir diğer anlatımla, kamulaştırmadan dolayı davacı şirketin davalı Şirketten kesinleşmiş bir alacağının bulunup bulunmadığı ve talep hakkına sahip olup olmadığı şu an için söz konusu değildir. Bu itibarla katileşip, belirgin bir hale gelmemiş bulunan böyle bir alacağını mahsup edip, bakiyesini ödeyerek ihale bedelini ödemiş sayılacağından, bahisle davacının, ihaleden aldığı taşınmazın adına tesciline talep hakkının doğduğu düşünülemez. Böyle bir durumda davacının, kendi edimini yerine tam olarak getirmesi veya yerine getirmeyi teklif etmesi gerekir. Ancak bundan sonra kişisel hakkını talep edebilir. Karşı tarafın edimindeki, varsa bir nakisenin değerlendirilmesi ayrı bir konudur ve davacıyı kendi edimini tam olarak yerine getirmeden alıkoyamaz ve ona bu yolda bir hak veremez.
Tanınan sürelerde bunu yerine getirmediğinden dolayı davacının tescil isteme hakkı doğmamıştır. Diğer yönden taşınmazın bir kesimi Karayollarınca kamulaştırıldığına göre, o kesimin mülkiyeti kamulaştıran idareye geçmiştir ve bu nedenle davacının kamulaştırma bedeli istemek hakkı doğmamıştır. İstimlak bedeli malikine ait olmak icab eder. Hükmün bu sebeplerle bozulması gerekir..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle ihtiyari ihale feshedilmiş olmakla tescil isteğinin dayanağı kalmadığına göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASlNA, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Temyize konu dava, çekişmeli taşınmaz malın ihtiyari müzayede ile davalı tarafından davacıya satıldığı iddiası ile açılmış ve satım bedelinin azaltılması ile tapu sicilinde bu yerin davacı adına tescili istenmiştir.
"Herkesin iştirak edebileceği ihtiyari ve aleni müzayedelerde satım, satıcının ihalesi ile münakit olur" ( B.K. 225/2 ). "Gayrimenkul müzayedelerinde ihalenin veya ihalenin reddinin müzayede akabinde vukuu lazımdır. Pey sürenin kimsenin müzayededen sonra mülzemiyetinin imtidadını muntazammın şart batıldır. Şu kadarki bu hüküm ... ihalenin resmi, bir merci tarafından tasdike muhtaç olduğu hallerde tatbik olunamaz" ( B.K. 228 ).
Taraflar arasında dava konusu taşınmazda ihalenin davacı üzerinde kaldığı ihtilaflı olmadığı gibi, ihale 16.10.1991 tarihinde davalı şirketin yönetim kurulu tarafından onanarak tekemmül etmiştir. Bu hal 31.10.1991 tarihinde davacıya bildirilmiştir.
Davacı, dava konusu taşınmaz malın satıldığı evsaf ve alanda olmadığını, bir bölümün daha önce istimlak edildiğini o bölümün davalının mülkiyetinden çıktığını ihaleden sonra tesbit edip davalı şirketten ihale bedelinin tenkisini 12.11.1991 tarihinde istemiştir. "İhtiyari aleni müzayedelerde satış, adi satımla olduğu gibi satılanı tekeffül ile mükelleftir" ( B.K. 230/3 ). "hilafına mukavele mevcut değil ise, satılan gayrimenkul satım senedinde yazılı ölçü ve miktarını ihtiva etmediği takdirde, satıcı noksanının alıcıya tazmin etmekle mükelleftir." ( B.K. 215 ). "menkul satımına mutaallik hükümler, kıyas yolu ile gayrimenkul satımında da tatbik oluur" ( B.K. 217 ). "satıcının tekeffülü altındaki satılanın ayıbı anlaşıldığı zaman alıcı muhayyerdir. Dilerse satılanı redde hazır olduğunu beyanla satımın fesh edilmesini, dilerse satılanı alıkoyup kıymetinin noksanı mukabilinde semenin tenzil olunmasını dava eder" ( B.K. 202/1 ). Olayda da davacının talebi, açıkca ihale bedelinin tenzili ile taşınmaz malın adına tescili istemine ilişkindir. Yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde davacının bu davasının dinlenmesine hukuki bir engel bulunmamaktadır.
Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu`nun muhterem çoğunluğu, davalı şirketin B.K.`nun 229. maddesi uyarınca satımı ( ihaleyi ) fesih ettiğinin kabulü ile davanın reddi yönündeki Yargıtay Özel Daire bozma kararını Hadiseye uygun bulmuştur.
Gerçekten "hilafına, satımda şart edilmemiş ise ihale bedelinin peşin tediyesi lazımdır. ihale bedeli peşin veya satım şartlarına tevfikan tesfiye edilmezse satıcı satımı derhal fesh edebilir" ( B.K. 229 ). Burada iki unsuru uzak tutmamak zorunludur. Bunlardan ilki; ihale bedelinin şartname uyarınca ödenmemesidir. Zira şartname uyarınca ihale bedelini zamanında ödemek satıcıya ihaleyi fesih hakkı verir. Hal böyle iken alıcıya önce ihale bedelini öde sonra ihale bedelinden ayıp sebebi ile tenkis ettirdiğin bedeli satıcıdan geri alırsın demek, hakkaniyet kuralları ile bağdaşamaz. Özellikle enflasyonist baskıların aşırıya ulaştığı ekonomik konjuktur içinde de bu uygulamayı sürdürmede ısrarlı olmak alıcıyı iktisaden mahva götürebilir. Kaldı ki bu davranışı Medeni Kanunun 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kuralları ile bağdaştırmanında mümkün olamıyacağı çok açık bir olgudur. Davacı satım bedelini, davalının istimlak eden idareden tahsil ettiği kamulaştırma bedeli kadar tenkis edip bakiyeyi davalı şirkete ödemiştir. Bu durumda Borçlar Kanunu`nun 229. maddesi uyarınca satıcıya ihaleyi feshe hak veren semenin şartname uyarınca ödenmemesi unsurunun gerçekleştiğini kabul etmek mümkün değildir.
Öte yandan; Yargıtay Özel Dairesinin 29.11.1994 günlü kararında davacının semende tenzilat talebini takas-mahsub olarak nitelemesi de doğru görülemez. Yukarıda açıklanan Borçlar Kanunu Özel kuralları karşısında davacının, semeni indirme talebini o kurallara nazaran genel kurul niteliğinde olan Borçlar Kanunun 118. ve müteakip maddelerinde yer alan takas-mahsub kuralları ile irdelemek ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 203 ve müteakip maddeleri şartlarını aramak özel hükmün öncelikle uygulanması kuralına uygun düşmez.
2. Unsur B.K.`nun 229. maddesinde yer alan derhal fesihtir. İhale 18.9.1991 günü yapılmış, 16.10.1991 günü onanmıştır. Şartnamenin yedinci maddesinde "ihale üzerinde kalan istekliye bu hususun tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ihale bedeli tamamen ve nakten ... yatırılarak gayrimenkulün ferağı verilecek ve istekli namına tescil işi yapılacaktır" hükmü yer almaktadır. Davalı şirket, ihale şartnamesinin 20. maddesi ile satılan taşınmaz malın şartnamede gösterilen ölçü miktarınca teslimini taahhüt etmiştir. Davacıya ihalenin onandığı 31.10.1991 tarihinde bildirmiş. Davacı da şartnamede gösterilen 15 günlük ödeme süresi içerisinde ayıbı davalıya ihbar ile yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde semenin tenkisini istemiştir. Dosya arasındaki yazılar ve davalı şirketin yönetim kurulu kararları ile söz konusu taşınmaz malların bir bölümünün daha önce Karayolları Genel Müdürlüğünce kamulaştırılmış olduğu, davacıya semenin ödenmesi için 26.12.1991 tarihli yazı ile de 30.12.1991 tarihine kadar süre tanındığı, davacının toplam 888.200.000 TL. ödediği, davalı şirketin kamulaştırılan bölüm bedeli olarak da Karayollarından 914.798.100 TL. tahsil ettiği anlaşılmaktadır. İhale bedeli 1.705.000.000 TL. olduğu halde davalı şirket böylece söz konusu taşınmazlar karşılığı 1.803.018.100 TL. almıştır. Bütün bu olgular gözetilmeden şartnamede gösterilen para yatırma süresinde 6 aydan çok bir zaman geçtikten sonra davalının 15.05.199 tarihli fesih kararını "derhal fesih" olarak nitelendirmek mümkün değildir.
Şu halde yapılacak iş davacının semende yaptığı indirimin muhik olup olmadığını davacının M.K.`nun 642. maddesi uyarınca tescil isteme hakkının doğup doğmadığını belirlemekten ibarettir.
O itibarla Mahkemenin bu yönlere değinen direnmesi yerindedir. Ancak özel dairece işin esası ile ilgili hükme yöneltilen temyiz itirazları incelenmemiştir.
Bu durumda dosyanın temyiz tetkikleri için dairesine gönderilmesi gerektiği kanaati ile çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.
 
İ. Teoman Pamir 1. Başkanvekili
Tahir Alp 2.H.D. Başkanı
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini