 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas No : 1996/112
Karar No : 1996/282
Tarih : 17.04.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "yargılamanın iadesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bolu Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 5.5.1995 gün ve 1994/1313-1995/388 sayılı kararın incelenmesi davacı SSK. vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 29.6.1995 gün ve 1995/5686-6000 sayılı ilamı;
(... Davacı Sosyal Sigortalar Kurumu vekili, davalılar aleyhine Bolu İş Mahkemesinde 1991/1053 esas sayılı dosya ile açtıkları sigortalı Hüseyin Ecir'e kronik böbrek yetmezliği hastalığı sebebi ile kurum tarafından yapılan tedavi masraflarının tahsili davası sonunda işe giriş bildirgesinin kollektif şirketçe verildiği nedeniyle işverenin hükmi şahıs olması sebebine dayanılarak davanın red edildiğini ve hükmün Yargıtay'ca onanarak kesinleştiği bunun üzerine Bolu İş Mahkemesinin 1994/690 Esas sayılı dosyası ile de, kollektif şirket aleyhine dava açtıklarını ve şirketin ticaret sicilindeki kaydının 26.7.1990'da silinmesi sebebi ile davanın husumet nedeniyle reddedildiğini ve kesinleştiğini, bu durumda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 445/1 uyarınca iadei muhakeme talebinde bulunmak zorunda kaldıklarını belirterek davalılar lehine önce verilen Bolu İş Mahkemesinin 1991/1053 esas 1993/904 karar sayılı ve 24.11.1993 tarihli kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Dosya içeriğine göre, işveren Duman kollektif şirketinin Bolu Ticaret Sicil memurluğundan sicil kaydının 26.7.1990 tarihinde kaydının silindiği Bolu Ticaret Sicil Memurluğunun 23.9.1994 tarih 328 sayılı yazılarından bellidir. Davalı Sosyal Sigortalar kurumu ilk rücu davasını 1.7.1991 tarihinde kollektif şirketin ortakları aleyhine açarken şirketin varlığını sürdürüp sürdürmediğini araştırmadan açtığı ve mahkeme'ce de şirketin yaşayıp yaşamadığı araştırılmadan ve işverenin şirket hükmi şahıs olduğundan bahisle husumet yönünden davanın reddine karar verildiği ve hükmün kesinleştiği anlaşılmaktadır. Yine davacı Sosyal Sigortalar Kurumu şirket aleyhine rücu davasını açarken de şirketin hükmi şahsiyetinin devam edip etmediğini araştırmadan sanki hükmi şahsiyet varmışcasına davayı açtığı ve duruşma sırasında Bolu Ticaret Sicil Memurluğundan gelen yazıda şirket kaydının 26.7.1990'da silindiğini bildirmesi üzerine bu defa da şirket aleyhine açılan davanın reddedildiği görülmüştür. Her iki rücu davası da redle sonuçlanmış ve kesinleşmiştir. Kollektif şirkette ortakların şahsi sorumluluğu olduğu Yasa gereğidir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 445/1. maddesinde ise; "muhakeme esnasında esbabı mücbireye veya lehine hükmolunan tarafın fiiline binaen elde edilemeyen bir senet veya vesikanın, hüküm tiasından sonra ele geçirilmiş olması" halinde iade-i muhakeme öngörülmüştür. Davacı Sosyal Sigortalar Kurumunun şerikler aleyhine ilk açtığı davada; Şerikler kollektif şirketinin hükmi şahsiyetinin olmadığını, tasfiye edildiğini mahkemede belirtmemişler bunu gözlemişlerdir. Ancak şirket aleyhine açılan davada bu durum anlaşılmıştır. İadei-i Muhakeme sebebi vardır. Mahkeme'ce davanın usul yönünden kabulü ile esasa girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrelmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkeme'ce önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle yargılamanın iadesi istei olağanüstü bir yasa yolu olup, bu nedenlede HUMK.nun 445. maddesinde yapılacak başvuru, on halle sınırlandırılmıştır. Bu sebeplerin artırılması mümkün değildir.
Olayda bildirilen vakıalar itibariyle HUMK.nun 445. maddesinin 1 ve 7. fıkralarında öngörülen koşulların gerçekleşmediği duraksama yaratmayacak derecede açıktır. O itibarla delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı SSK: vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), oyçokluğu ile karar verildi.