 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1996/10-228
K. 1996/454
T. 5.6.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İŞ KAZASI
(Koşulları)
ASIL İŞİN YAPILMAMASI
KARAR ÖZETİ: Sigortalının, işveren tarafından görevli olarak başka bir yere gönderilmesi halinde, asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda uğradığı zararlandırıcı olay; yapılması istenilen işin tamamlanabilmesi bakımından, normal yaşantı çerçevesinde ve hoşgörü ile karşılanabilecek zaman sürecinde oluşmuşsa, iş kazası sayılmalıdır.
(506 s. SSK. m. 11/A-c)
Taraflar arasındaki "tesbit' davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Samsun İş Mahkemesi)'nce davanın kabulüne dair verilen 28.12.1994 gün ve 1993/270-1994/861 sayılı kararın incelenmesi, davalı SSK. Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 14.9.1995 gün ve 6390-6802 sayılı ilamiyle; (...506 sayılı Kanunun 11. maddesinin A/c bendi hükmü gereğince; "sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arızalar" iş kazası sayılmıştır. Olayda; sigortalı, işveren tarafından işyeri için gerekli un, şeker gibi malzeme almak için toptancıya gönderilmiş ise de, sigortalının öldürülmesi olayı, toptancıya gitme görevinin yerine getirilmesi sırasında değil, sigortalının görev dışında başka bir işyerine uğrayıp, orada çay içerken vuku bulmuştur. Bu durumda, yukarıda yazılı maddenin öngördüğü illiyet bağı gerçekleşmiş demektir.
Açıklanan maddi ve hukuksal olgular gözetilmeksizin davanın kabulü usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı SSK. Genel Müdürlüğü vekili.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davada uyuşmazlık, sigortalının ölümüne neden olan zararlandırıcı olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Sigortalının, işveren davalı oğlu yanında çalıştığı ve olay günü dükkanda kullanılacak malzemeleri almak üzere görevlendirildiği ve gerekli alış-verişi yapmasını müteakip uğradığı yol üzerinde bulunan babasına ait başka dükkanda silahlı tecavüze uğrayarak öldüğü anlaşılmaktadır. Olayın açıklanan oluş biçimine göre davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 11. maddesinin A/c bendidir. Belirtilen bentde, 11. maddenin A bendi ile bağlantılı olarak "Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonra bedence veya ruhca arızaya uğratan bir olayın iş kazası" olarak kabulü gerektiği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Ancak, hemen belirtmek gerekir ki, işverence görevlendirilen sigortalı işçinin asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda maruz kaldığı olayın iş kazası sayılabilmesi için zararlandırıcı olayın, sigortalıdan yapılması istenilen işin tamamlanabilmesi bakımından normal yaşantı çerçevesinde ve hoşgörü ile karşılanabilecek bir zaman süreci içerisinde meydana gelmesi gerekir.
Somut olayda da sigortalının ölümüne neden olan olay, sigortalı işçiden yapılması istenilen işin kapsamı itibariyle tamamlanması için geçmesi gerekecek normal sürenin dışında, ancak hoşgörü sınırları içerisinde kabul edilebilecek bir zaman kesiti içinde vuku bulmuştur. Bu durumda, yerel mahkemenin mevcut delilleri değerlendirmek suretiyle sigortalı işçinin maruz kaldığı ölüm olayının iş kazası olarak kabul edilmesi doğrudur. O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 4792 sayılı 55 Kurumu Kanununun 2868 sayılı Yasa ile değişik 24/c maddesi uyarınca Kurumdan harç alınmasına mahal olmadığına, 29.5.1996 günü yapılan birinci görüşmede nisap sağlanamadığı için, 5.6.1996 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.