 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/982
Karar no : 1996/7
Tarih : 31.01.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "ecrimisil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Diyarbakır Asliye 3. Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 12.04.1994 gün ve 1993/587-1994/142 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 15.09.1994 gün ve 9452/11376 sayılı ilamı ile;
(...HUMK'nun 217/II. madde ve fıkrası gereğince mahkemece çekişmeli olan hususlarda delillerini ibraz ve birbirlerini tebliği için süre vermelidir.
Derdest davada çekişmeli olan husus davacının intifadan men edilip edilmediği olup bu husus yemin dahil her türlü delille kanıtlanabilir.
Buna göre mahkemece HUMK'nun 217/II. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi kabule göre de, davacının dava dilekçesinde "her türlü delil" demek suretiyle yemin deliline de dayandığının nazara alınmaması doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Bu isteği konu yapılan taşınmaz bir apartman dairesidir ve kardeş olan tarafların miras bırakanı anneleri adına tapuda kayıtlıdır.
Taşınmazın, davalının kullanımında olduğu da tartışmasızdır. Ne varki, hissedarlardan birinin kullanımında bulunan bu yerde diğer hissedarların bu kullanıma muafakatının bulunduğu varsayılır ve fiilen bu yer kullanımında bulunan hissedarın diğer hissedarı da temsil ettiğinin kabulü gerekir. Olayda her ne kadar yararlanma isteği ile ilgili olarak davalıya bir ihtar gönderilmemişse de davacı, temyize konu davayı açmakla diğer hissedarın taşınmazın tamamını kullanmasına rızasının bulunmadığını belirtmiş durumdadır. Taşınmazın cinsi itibarıyla da iki hissedar tarafından kullanılmayacağı da açık bir olgudur.
Ancak ecrimisile konu yapılan taşınmazın üçüncü bir kişiye kiraya verilerek hissedarların bu yerden yararlanma imkanı olduğu aşikardır. Bu durumda sağlıklı ve hukuksal bir çözüme ulaşılabilmesi için yemin delilinin değerlendirilmesi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) bozmada oybirliği sebebiyle 31.1.1996 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu paylı taşınmaz mal bir apartman dairesidir. Niteliği itibarıyla davalının onu tek başına kullanması davacının hakları ile bağdaşmaz. Paydaşlar ancak diğerinin (... hakları ile kabili tevfik oldukça müşterek şeyden istifade ve onu istimal eder) (MK 625/1). (Delil davanın haline tesir edebilecek münazalı hususları ispat için ikame olunur. Maruf ve meşhur olan ... hususlar münazalı sayılmaz) (HUMK 238). Davacının intifadan men edildiğini delille ispatı gerekmez. Yalnızca icrimisil miktarının tesbiti için inceleme yapılmalıdır.
Değerli çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.