 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/68
Karar no : 1995/275
Tarih : 15.03.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sındırgı Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 24.02.1994 gün ve 1993/130-1994/50 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 15.06.1994 gün ve 1994/5627-5983 sayılı ilamı:
(...Davadan sonraki olaylar ve aradaki yaş farkı boşanma nedeni yapılamaz.
Medeni Kanun'un 134/1-2. maddesi uyarınca; Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri işlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanun'un 134/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden:Davalı
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava MK 134/1. maddesinden kaynaklanan boşanma istemine ilişkindir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, her dava açıldığı tarilteki hukuki ve maddi esaslara göre çözüme ulaştırılır. Bu husus vazgeçilemez temel bir usul kuralıdır. Somut olayda ise, boşanma isteğinin kabulüne dair verilen karara, davanın açılmasından sonra davalı kocanın, davacının annesine karşı öldürmeye teşebbüs suçunu işlemesi sonucu hakkında alınan ağır hapse mahkumiyet hükmü gerekçe yapılmıştır. Oysa davanın açıldığı tarihe kadar tarafların arasındaki müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığını gösterir vukubulan bir olay ileri sürülmediği gibi bir kanıt da getirilmiş değildir.
Bu itibarla Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde, usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı vakıasının gerçekleşmiş olması gerekir,taraflar arasında temyize konu davadan önce açılıp görülen ve redle sonuçlanan iki boşanma davası ile üç nafaka davası mevcuttur.Bu dosyalar temyize konu davanın muhakemesi aşamasında getirtilmiş durumdadır.Keza davalı vekili 28.3.1994 günlü oturumda açıkça "taraflar dilekçede yazılı olduğu gibi üç yılı aşkın süredir bir araya gelmemişlerdir.Takdir mahkemenindir demiş ve beyanı duruşma tutanağına aynen alınarak imzası ile teyit ettirilmiştir.
Getirtilen taraflar arasında önce görülüp kesinleşmiş dava dosyaları içeriği ve fiili ayrılık vakıasına ilişkin olarak davalı vekilinin aksi kanıtlanamayan beyanı karşısında Medeni Kanun'un 134/son maddesinde görülen koşulların gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği aşikardır.Bu itibarla mahkemede açıklanan delillerin birlikte değerlendirilmesi ile davalının kabul edilmesi doğrudur.O halde usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 24.500 lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına 15.3.1995 gününde oyçokluğuyla karar verildi.