 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/673
Karar no : 1995/845
Tarih : 25.10.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "men'i müdahale, kal ve ecrimisil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Alanya Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 23.6.1992 gün ve 1987/598 E.-1992/241 K. sayılı kararın incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 21.4.1994 gün ve 1994/2224-5262 sayılı ilamı:
(.... Davacı Hazine, tesbit dışı bırakılan taşınmaza, davalının yaptığı muhdesatın yıkımı suretiyle elatmasının önlenmesi, ecrimisilin tahsili ve adına tescilini istemiştir.
Davalı, zilyetliğe dayanarak davanın reddini savunmuş, mahkeme davalının zilyetliğini gözönünde tutarak redde karar vermiştir.
Hemen belirtmekte fayda vardır. Tesbit dışı bırakma işlemi de bir tapulama işlemidir. Bu husus yargısal uygulamalarda kabul edilmiş bulunmaktadır. Hal böyle olunca, bir iptal konusu olmadan, davalının bu savunması esas alınmak suretiyle lehine hüküm kurulması mümkün değildir. Nitekim mahkeme de bu kuralı kararında vurgulamıştır.
Öte yandan kadastro yapılıpta tesbit dışı bırakılan ve böylelikle niteliği belirtilerek devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu tesbit edilen taşınmazların zilyetlikle edinilmesi olanağı yoktur. Yürürlükten kaldırılan 766 sayılı Yasa'nın 2. maddesi MK 641. maddesi ile eşdeğerdedir. 7.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Yasa'nın 22/2. fıkrası "tapulama ve kadastro çalışmalarında tesbit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmaz mallar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerin bu kanun hükümleri uyarınca kadastrosu yapılır" cümlesi ile bu durumu vuzuha kavuşturmuştur.
Açıklanan bu ilkeler sebebiyle Hazine'ce açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken değerlendirmede yanılgıya düşülerek davanın reddi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, elatmanın önlenmesi tescil, kal ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
Mahkemenin mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle, davanın reddine dair kurduğu hüküm, özel dairece, tesbit dışı bırakılan yerler hakkında, gerçek şahısların zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşemeyeceği görüşüne yer verilerek davanın kabulü gerektiğine işaretle bozulmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, tapulama dışı bırakma bir tapulama işlemi ise de, tesbit işlemi değildir. Bu tür yerler hakkında hak iddiasında bulunanlar tarafından tesbit dışı bırakma işlemine karşı, kadastro mahkemesinde itirazda bulunabileceği gibi, genel mahkemelerde de dava açılabilir. Şüphesiz tesbit dışı bırakılan taşınmazlar hakkında, tesbit dışı bırakma işlemine karşı çıkılarak hak arama için dava hakkını kullanmak başka, bu iddianın kanıtlanması başkadır. Davacı Hazine, dava dilekçesinde tesbit dışı bırakılan çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, özel mülkiyete konu teşkil edilemeyecek yerlerden olduğunu belirtmiş ancak; Özel mülkiyete tabi yerler için istenebileceğini gözetmeksizin, taşınmazın adına tapuya tescilini talep etmiş durumdadır.
Davalı, çekişmeli yerin özel mülkiyet konusu yerlerden bulunup zilyetliğinde olduğunu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap koşullarının lehine gerçekleştiğini savunmuş ve davanın reddini istemiştir.
Bir davada iddia olarak dayanılan bir hususun, def'i olarak, ileri sürülmesinde mümkün olduğu kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, yerel mahkemenin, olayda uyuşmazlığın niteliğine göre, taraf delillerinin değerlendirilerek işin esası ile ilgili bir karar verilebileceğine değinen direnmesi yerindedir.
Ne var ki, işin esasına yönelik temyiz itirazları özel dairesince incelenmemiştir. O itibarla direnme yerinde ise de, işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının tetkiki için dosya dairesine gönderilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı yerinde bulunduğundan, işin esası incelenmek üzere dosyanın 1. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, oybirliği ile karar verildi.