 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/5-781
Karar no : 1995/979
Tarih : 15.11.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
818/m.113/2,105
743/m.6
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ağn Asliye Hukuk Mahkemesınce davanın kabulüne dair verilen 28.12.1993 gün ve 1990/224-1993/378 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 12.5.1994 gün ve 1994/4246-10454 sayılı ilamı;
( ...Dava, çekişmesiz bedelin geç ödenmesinden doğan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
1 - Borçlar Kanununun 105. maddesi gereğince munzam zarar istenebilme koşullan olayda gerçekleşmemiş olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
2 - Borçlar Kanununun 113/2. maddesine göre ana para ( çekişmesiz. bedel ) alınırken faiz hakkının saklı tutulması veya halin icabından anlaşılmadığı takdirde faiz istenebilir. Olayımızda bu koşullar gerçekleşmediğinden faiz isteminin de reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi, doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
B.K.nun 105. maddesi uyarınca borçlu, kendisine hiç bir kusur isnat edilemeyeceğini isbat etmedikçe borcun geç ifasından dolayı alacaklının geçmiş günler faizini aşan zararını tazmin ile mükelleftir.
Bu nedenle öncelikle alacaklının geçmiş günler faizini aşan zararının mevcut bulunduğunun kanıtlanması gerekir.
Somut olayda ihtilafsız Kamulaştırma bedelinin geç ödenmesi nedeni ile yasal temerrüt faizini aşan zararın meydana geldiği ileri sürülmüş ve bu zararın doğuşu enflasyon olgusuna dayandırılıp ihtilafsız Kamulaştırma bedelinin bankaya bloke edilmiş tarihi ile bedel üzerindeki kısıtlamamn kaldırılma tarihi arasında taşınmaz malın değerindeki artış munzam zarar olarak talep edilmiştir. Mahkemece de bu talep kabulle, kısıtlamanın kaldırıldığı tarihteki değer tesbit edilerek aradaki fark munzam zarar olarak hüküm altına alınmıştır. Hüküm davacının, ihtilafsız bedeli bloke tarihinde tam olarak alabilmesi durumunda, hemen kamulaştırılan taşınmazla aynı nitelikteki bir gayrimenkul olabileceği varsayımına dayandırılmıştır. Varsayımlara dayanılarak taraflardan herhangi biri T.M.K.nun 6. maddesinde ifadesini bulan isbat yükümlülüğünden kurtulamaz. Mahkemece hüküm altına alınan tazminat bedeli kanıtlanmış bir zararın karşılığı değil, taşınmazın ihtilafsız bedel üzerindeki takyidatın kaldırıldığı tarihteki değeridir.
Hal böyle olunca davacı tarafca geçmiş günler faizini aşan bir zararın varlığı kanıtlanmadığından, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ve davanın reddi gerektiğine değinen Özel D'aire bozma kararına uyülmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. 0 halde direnme karan bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz ıtirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oyçokluğu ile karar verildi.