 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/583
Karar no : 1995/773
Tarih : 20.09.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "hizmet tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılma sonunda; Mersin İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.07.1993 gün ve 1990/2 E. 1993/477 K. sayılı kararın incelenmesi davalı SSK. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28.03.1994 gün ve 1993/11692 E. 1994/5858 sayılı ilamıyla; (...Bu tür davalarda gösterilmesi gereken özen gereğince sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle gerek Sosyal Sigortalar Kurumu'nda, gerekse işveren yanında bulunan ve davacının imzası ile fotoğrafını içeren işe giriş bildirgesi ücret tediye bordrosu gibi belgeler getirtilip imzanın ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı konusunda benzerlik incelemesi yapılmalı, davacıyı yakından tanıması gereken işveren, müdür, şef, ustabaşı, çalışma arkadaşları dinlenmeli, yerine çalıştığı iddia edilen şahsın nüfus kaydı celbedilip davacının nüfus kaydıyla karşılaştırılmalı ve deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak sonuç uyarınca karar verilmelidir. Mahkemece 14.06.1967 tarihli işe giriş bildirgesi üzerinde polis memuruna imza incelemesi yaptırılmış ise de bu rapora itibar edilmeyerek yeniden yaptırılan imza incelemesinde, başka bilgirge üzerinden inceleme yaptırılmış asıl 14.06.1967 tarihli işe giriş bildirgesi üzerinden inceleme yaptırılmamıştır.
Mahkemece açıklanan bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik araştırma ve incelemeyle karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, hizmet tesbiti istemine ilişkindir.
Davacı, kardeşine ait kimlikle yapılan çalışmanın kendisine ait olduğu iddiasındadır. Gerçekten bu sav ile açılacak tesbit davasında sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için, mahkemelerce tam bir duyarlılık içinde hareket edilmesi ve gerekli özenin gösterilmesi asıldır. Özel Daire bozma kararında da, bu tür davalarda çözüme ulaşmada izlenecek yola ve araştırmalara ilişkin Hukuk Genel Kurulu'nca da aynen kabul gören ilke niteliğindeki gerekli açıklama yapılmış bulunmaktadır. Bozmada tetkiki istenen hususlardan işe giriş bildirgesindeki imza ile ilgili inceleme yapılmışsa da, diğer hususlarda kanaat verici bir araştırma mevcut değildir. Bu itibarla imza araştırması dışında Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı SSK. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.9.1995 gününde oyçokluğu ile karar verildi.