 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/4-732
Karar no : 1995/950
Tarih : 8.11.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ÖRF VE ADET HUKUKUNUN UYGULANMASI ( Sürü çekme )
- SÜRÜ ÇEKME ( Örf ve adet hukukunun uygulanması )
- ÖRF VE ADET HUKUKUNDAN KAÇINMA İLLİYET BAĞI ( Örf ve adet hukuku )
- HAYVANLAR TARAFINDAN YAPILAN ZARARLARIN TAZMİNİ
- KEŞİF ( Örf ve adete uygun )
743/m.1
1086/m.363,367,368,370
818/m.56
4081/m.24
Davacı, domales ekili tarlasına davacının koyunlarını sokmak suretiyle zarar verdiğini bildirerek tazminat istemiştir.
Çiftçi Mallarını Koruma Kurulu, zararın davalı koyunları tarafından yapıldığı sonucuna vermiştir. Adı geçen Kurulu bu sonuca götüren neden, yörede uygulanan "Koyun çekme" veya "Sürü çekme" yönteınine davalının yanaşmamasıdır.
Hayvanlann verdiği zararın failini tesbit için kullanılan "ma- halli örf ve adet nitcliğindcki" bu yönteme uyulması ve uyulma- dığı takdirde sonucuna katlanılması gerekir. İnandırıcılığı benimsenmiş olan örf ve adet kurallarına, farazi olduğu gerekçesi ile, uymayan mahalli mahkeme kararı doğru bulunrnamı§tır.
DAVA ve KARAR : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çanakkale Asliye Hukuk Mahkemesince dava-nın reddine dair verilen, 16.12.1993 gün ve 1993/759- 1994/447 sayılı ka-rarın mcelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 4-Hukuk Dairesi'nin 15.12.1994 gün ve 1994/8625-11290 sayılı llamı; ( ...Davacı, domates ekili tarlasına davalının koyunlarını sok-mak suretiyle zarar verdiğini bildirerek tazminat istemiştir; mahkemece za-rarın davalının koyunları tarafından verildiği belli olmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.
Çiftçi Mallarını Koruma Kurulu zararın davalının koyunlan tarafından yapıldığı sonucuna varmıştır. Adı geçen kurulu bu karara götüren neden yörede uygulanan "koyun çekme" yöntemine davalının yanaşmamasıdır. Bu usulün uygulama biçimine göre; zarar verilen arazinin yakınından geçi-rilen sürülerden hangisi daha önce zarar verilen yere yönelirse o sürünün zararı verdiği sonucuna varılrnakta ve Çiftçi Mallarını Koruma Kurulu'da o sürünün sahibini sorumlu saymaktadır.
Mahkemece bu yöntemle ulaşılan sonuç farazi bulunarak dava redde-dilmiştir. Halbuki,sözü geçen uygulamanın, koyunların daha önce karınla- rını doyurdukları yere yönelmeleri şeklindeki canlı içgüdüsüne dayandığı ve ötedenberi uygulana gelinerek sonuçlarının denendiği ve örf haline geldiği anlaşılmaktadır. Bu uygulamanın yapılacağı davalıya duyurulmuş, davalı bilerek bu uygulamaya katılmamıştır. 0 halde, yukarıdaki nedenlerle inandırıcılığı belirlenmiş usule, davalının uymaması nedeniyle oluşan Koruma Kurulu kararı ile şekillenen sorumluluk sebebini farazi sonuç saymak mümkün bulunmadığından, zararın hesap ettirilip istek doğrultusunda bir karar vermek gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Özel Daire bozma kararında belirtilen yöntemin "sürü çekme" adıyla öteden beri yörede uygulandığı anlaşılmaktadır. Bu gelenek gereği tarlaya giren sürü sahiplerinin sorumluluklarına ilişkin kararların, temyiz itirazlarını inceleyen ilgili Yargıtay Dairelerince onandığı da bilinmektedir. Yalnız buradaki olay yöresel gelenek haline gelmiş bulunan uygulamadan kaçınmalıdır. 0 nedenle de kaçınmanın sonuçları bakımından somut uyuşmazlık çözümlenmelidir.
Bilindiği üzere keşif, Hakimin, dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilir; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu da, yalnızca taşınmaz mallann yerinde görüp ince- lenmesine yönelik olarak bu deyimi kullanmıştır ( Md. 363 ). Ancak anılan kanunda "Hususi Esbabı Hüküm" başlığı altında bir başka delilede yer verilmiştir. 367. madde ile özel hüküm nedenleri olarak nitelendırilenler, ta-şınmaz mallar dışındaki şeyler üzerindeki keşfide kapsar. Bu nedenle, dar anlamdaki ( taşınmaz mal ) keşfi, niteliğine aykın düşmedikçe özel hüküm nedenleri için de geçerlidir. Diğer bir anlatımlada usul kanununun 368 ve izleyen maddelerinde belirlenen "delillerin tesbiti" değerlendirmesinin geniş ve dar anlamlı olarak keşiflerde de uygulanacağı tabiidir.
Her ne kadar delillerin tesbitinin, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu-nun 370. maddesinde belirlendiği üzere mahkeme tarafından yapılacağı hükme bağlanmışsa da 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması hakkındaki kanunun 24. maddesiyle "zarann tesbitine yarayacak delilleri toplama" göreviyle yükümlendirilrniş görevlilerin, saptamaları da bu değerlendirmeden uzak tutulamayacağı kuşkusuzdur.
0 itibarla özel hüküm nedenlerinden kaçınmanın, sorumluluğu gerekti-rebileceğı sonucuna varılması icap eder. Zira, bu sonuca varılmaması durumunda sürüleri götürme yükümlülüğü ortadan kalkacak ve böylece o yörede kökleri çok öncelere dayanan bir geleneğe son verilmiş olacağı da aşikardır.
Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. 0 halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.