 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/497
Karar no : 1995/628
Tarih : 14.06.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "yaş tashihi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 6.4.1994 gün ve 1993/1152-1994/230 sayılı kararın incelenmesi davalı Nüfus İdaresi temsilcisi Nüfus Müdürü, tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 14.6.1994 gün ve 1994/6835-8140 sayılı ilamı:
(... Davacı, 4.6.1968 tarihinde doğduğu halde nüfus kütüğüne tescil edilmediğini, 8.2.1995 tarihinde doğup daha sonra ölen kardeşinin ismi ve doğum tarihi ile yaşadığını, kendisinin nüfusa kayıt edilmediğini bu nedenle 8.2.1965 olan doğum tarihinin 4.6.1968 olarak düzeltilmesini istemiştir. Bu istek dikkate alındığında, doğum ve ölüm vukuatının nüfus kütüğüne geçirilmesinin nüfus idaresine verilmiş idari bir görev olduğu cihetle dava dilekçesinin HUMK.nun 7. maddesinin 1. fıkrası uyarınca görev yönünden reddine karar verilmesi gerekir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenere direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı 4.6.1968 tarihinde doğduğu halde nüfus kütüğüne tescil edilmediğini, ancak 8.2.1965 tarihinde doğan bilihare ölen fakat ölüm kaydı yine nüfus siciline işlenmeyen kardeşinin isim ve doğum tarihiyle yaşadığını ileri sürerek, doğum tarihinin 4.6.1968 olarak düzeltilmesini istemiştir.
Görüleceği üzere davacı, nüfus kütüğüne kaydedilmiş değildir. Nüfus kütüğüne kaydedilmeyen bir kişinin adli yargı yoluyla yaşının düzeltilmesi istenemez.
Davada bildirilen vakıalara göre 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nun 4 ve 7. maddeleri gereğince isteğin karşılanması, tamamen nüfus müdürlerinin idari görevleri cümlesindendir.
Bu itibarla, adli yargıda davayı takipte davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca açıklanan gerekçelerle davanın reddi gerekirken kabule dair önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Nüfus İdaresi temsilcisi nüfus müdürünün temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) oybirliğiyle karar verildi.