 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/463
Karar no : 1995/646
Tarih : 21.06.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "iptal ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 4. Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 4.10.1993 gün ve 105 E-454 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekli tarafından istenilmesi üzerine
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 4.10.1994 gün ve 5801 E-8967 sayılı ilamı ile;
(... Davacı, bir kısım iştirakçilerin paylarını noter satış vaadi sözleşmesiyle, bir kısmının paylarını ise haricen satın aldığını, ancak tapuda işlem yaptıramadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiş mahkeme, satış vaadinde taraf olmayan iştirakçi paydaşların davayı kabullerinin oybirliğini sağlamaya yetmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Gerçekten dosyaya sunulan belgelerden 2.10.1980 tarihli ve geçerli gayrimenkul satış vadi sözleşmesinden dava konusu taşınmazın iştirakçi paydaşlarından 5'in paylarını davacıya sattıkları, bedelini alıp teslimde bulundukları anlaşılmaktadır. İştirakçilerden kalan 2'si de sonradan paylarını haricen davacıya satıp bedelini alıp onlar da teslim etmişlerdir. Taşınmazda toplam 7 iştirakçi paydaş vardır. Yukarıda açıklandığı gibi bunlardan beşi satış vaadi sözleşmesiyle satışta bulunmuşlar, haricen satan ikisi de duruşmaya gelerek davayı kabul etmişlerdir. Böylece iştirakçi paydaşların tamamının satış hususunda oybirliği sağlamış bulunduğundan tescil için sözleşmenin ifa olanağı da doğmuştur. Satış vaadi sözleşmesinin tarafı olan iştirakçi paydaşların davaya karşı çıkması, geçerli olan bu kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkeme'ce önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incleenerek direnme kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davanın konusu davalıların miras bırakanı Ahmet İzzet Gedik'e ait 47/120 payın Ahmet İzzet Gedik mirasçıları tarafından davacı tarafa yapılan satış vaadi sözleşmeleri ile tapu dışı satışın geçerli olup olmadığı konusudur. Davacılar Ahmet İzzet Gedik mirasçılarından Beşiktaş 1. Noterliği'nin 2.10.1980 günlü 21872 yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi ile Aziz Gedik ve Saadettin Gedik'in paylarını satmayı vaat ettikleri, keza Beşiktaş 4. Noterliği'nin 2.4.1991 günlü satış vaadi sözleşmesi ile mirasçılardan Pakize Gedik, Kıymet Şeker, Kezban Şeker'in miras paylarını davacılara satmayı vaat ettikleri, Hamza Yıldız ve İlhan Yıldız isimli mirasçıların ise paylarını tapu dışı davacı tarafa sattıklarını; açıklayarak satış vaadi sözleşmelerine ve tapu dışı satışa dayanarak Ahmet Gedik mirasçıları aleyhine dava açmışlardır. Ahmet İzzet Gedik 1.3.1975 gününde ölmüş olup Ahmet İzzet Gedik'in ölüm gününe göre terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabiidir. İştirak halinde mülkiyette iştirakçilerden birisi tek başına tasarrufta bulunamaz. Sadece taşınmazı koruyucu nitelikte tasarrufta bulunmak olanağı vardır. İştirak halinde mülkiyetin anlamı elbirliği mülkiyettir. Elbirliği ile tasarruf denildiğinde paydaşların hepsinin birlikte tasarrufta bulunmalarının anlaşılması lazım geri. Bu davada Ahmet İzzet mirasçılarının açıklandığı biçimde elbirliği ile miras bırakana ait tapuda kayıtlı paylarını davacı tarafa satmayı vaat ettikleri ve sattıkları söylenemez. Çünkü, satış vaadi sözleşmeleri ve tapu dışı satış tarihi dikkate alındığında oldukça uzun bir zaman dilimi geçmektedir. (12 yıl) Çoğunluğun ve yüksek 14. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamında açıklandığı biçimde ayrı ayrı zamanlarda iştirakçi paydaşlardan herbinin miras paylarını davacı tarafa satmayı vaat etmeleri ya da tapu dışı satışta bulunmaları birlikte olmadığı için sonuç doğurmaz. Tapu dışı satan mirasçıların açılan davayı kabul etmeleri de bu kadar uzun zaman dilimi içerisinde (mirasçıların ayrı ayrı zamanda ortaya çıkan satışı vaat etmeleri ya da tapu dışı paylarını satmaları) iştirakçilerin iradesinin aynı doğrultuda ve aynı anda yapıldığı anlamına gelmez. Taşınmazdaki miras paylarını 1980 yılında satmayı vaat eden mirasçılar davaya karşı çıktıklarına göre tapu dışı satanların davayı kabul etmeleri de hukuken geçerli kabul edilemez. Çünkü, iştirak halinde mülkiyette tüm paydaşların birlikte beyanda bulunmaları gerekir. Dairemizin yıllardan beri kökleşmiş içtihadı bu doğrultudadır. Açıklanan nedenlerle hükmün onanması düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.