 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/41
Karar no : 1995/150
Tarih : 08.03.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tufanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 14.10.1993 gün ve 1993/7-146 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25.4.1994 gün ve 1993/12097 - 199463924 sayılı ilamı (... Davacılar PTT. davalıya ait taşınmazda çıkan yangın nedeniyle telefon araç ve gereçlerinin zarar gördüğünün bu nedenle zararının tazminini istemiştir.
Davalı, zarar gören nesnelerin bulunduğu taşınmazın malikidir; davacı PTT, davalının taşınmazı üzerinden telefon hattı geçirmesi 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu'nun 14. maddesinden kaynaklanan yasal irtifak hakkının gereğidir ve taraflar arasında komşuluk ilişkisi bulunmaktadır.
Bu nedenle davalının sorumluluğu'nun belirlenmesi için MK.nun 656 ve 661. maddesinde düzenlenen kusursuz sorumluluğun unsurlarının araştırılması gerekir. Özellikle somut olayda uygun illiyet bağının gerçekleşmesi durumunda davalının belirlenecek zarardan sorumluluğu kabul edilmelidir. Burada davalının tarlasındaki anızları başkalarına zarar verecek şekilde bırakması kusurlu bir davranış olmasa bile MK. 661. maddesi anlamında aşkın bir kullanma olarak kabul edilmelidir. Bilindiği gibi taşınmazın malikinin davranışı ile müdahale arasında doğrudan doğruya bir ilişkinin bulunması zorunlu olmadığı gibi; davranışların yapma biçiminde de bulunması gerekmez; olayımızda olduğu gibi kaçınma biçiminde de olabilir.
O halde mahkemenin MK. 661. maddesinin unsurları ve taraflar arasındaki yasal komşuluk ilişkisi üzerinde durmadan isteğin reddine karar vermesi hatalı olup karar bu nedenle bozulmalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, zarar ile davranış arasındaki illiyet bağını belirleyip sorumluluğun unsurları gerçekleştiği takdirde, davacı PTT'nin yasa gereği eylemli durum yaratması BK.43. maddesi gereğince değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yarılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okuduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı tarlasında çıkan yangın sonucu bu yerde bulunan davacı idareye ait telefon araç ve gereçlerinin yanarak zarar gördüğü tartışmasızdır. Ancak davalının tarlasındaki ekini isterbiçer döver vasıtasıyla ister orakla kaldırması durumunda tarlada anız kalacağı kuşkusuzdur. Nevar ki, davacı idareye ait telefon direklerinin zararının davalı birinin haksız eylemi sonucu tarlasında çıkan yangın neticesinde meydana geldiği kanıtlanmış değildir. Olayda zarar ile davalıya atfedilebilecek bir eylemin bulunduğu belirlenmediği cihet'e illiyet bağının varlığından sözetme imkanı mevcut değildir.
Hukuk Genel Kurulu'daki müzakereler sırasında bazı üyeler olayda kusursuz sorumluluk çerçevesinde çözüme ulaşılması gerektiğini davalının tarlasındaki yerel örfe uygun biçimde anız bırakılmasının mülkiyet hakkının taşkın olarak değerlendirilemiyeceği çıkan yangın ve bunun neticesi idarenin uğradığı zarardan kendisi sorumlu tutulamayacağını ileri sürmüşlerse de çoğunlukça yukarıda açıklandığı biçimde olayda komşuluk hukukundan değil, haksız fiilden hareket edilmesi gerektiği gerekçesi ile bu görüş benimsenmemiştir.
Bu durumda mahkemece mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın reddedilmesi doğrudur. O halde usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ikinci görüşmede onamada oybirliği, nedeninde oyçokluğu ile karar verildi.