 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/366
Karar no : 1995/640
Tarih : 14.06.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "hakem bilirkişi raporunun iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 25.2.1993 gün ve 1990/1036 E. 1993/6220 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 1.2.1994 gün ve 1993/3170 E.1994/643 K. sayılı ilamı; (.... Davacı vekili, müvekkilinin inşaat malzemesi satan dükkanın davalıya (52.000.000) lirasına sigorta ettirildiğini, 12.11.1988 günü işyerine giren hırsızın (23.512.421) liralık mal çaldığını, davalının bu miktarı ödemediğini, bilahare yakalanan hırsızın karakolda alınan ifadesinde çaldığı malların cinsini ve adedini çok az bildirdiğinden bu ifadeye değer veren hakem bilirkişi de zararı (2.760.250) lira olarak tesbit ettiğini, oysa ticari defter kayıtlarına bakılarak zararın tesbiti gerektiğini ileri sürerek, üçüncü hakem bilirkişinin 14.11.1990 tarihli raporunun iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, hakem bilirkişilerin incelemelerinde poliçe genel şartlarının 14/e maddesine göre serbest olduklarını ve delillerin de buna göre takdir ettiklerini beyanla, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, poliçe, ceza dosyası, hakem bilirkişi seçimi dosyası, tahsilat makbuzu, hazırlık tahkikatı evrakı, bilirkişi kurulu raporu ve toplanan delillere dayanılarak hırsızlığın eşyanın sigortalı olduğu dönemde meydana geldiği, ihtilafın çalınan malın değerinde olduğu, hakem bilirkişilerinin ekseriyetle hırsızın beyanına itibar ettikleri ve beyanına göre 2.760.250 lira olarak malın değerini tesbit ettikleri, oysa hırsızın cezayı azaltmak için çaldığı malın değerini az göstermesinin tabi olduğu, hakem bilirkişilerinin, davacının ticari defterlerini incelemedikleri, ceza davası safahatını gözönünde tutmadıkları, davacının ticari defterlerinin mal girişini, 270.789.390 lira, mal çıkışını 178.855.979 lira gösterdiği, bu durumda dükkanda kaybeden 101.933.311 lira değerinde mal bulunduğu gerekçesiyle davacının talebi yerinde görülerek hakem bilirkişi Sebahattin Kürklü, Necmi Gürel'in 14.11.1990 ve 15.11.1990 günlü raporlarının iptaline karar verilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin işyerinde hırsızlık yapıldığını ve bu hırsızlık nedeniyle oluşan zarara ilişkin hakem bilirkişi raporunun gerçek zararı çok eksik tesbit ettiğini ileri sürerek bu raporun iptaline karar verilmesini istemiş ve bu istem, mahkemece aynen kabul edilerek 14.11.1990 günlü hakem bilirkişi raporunun iptaline karar verilmiş bulunmaktadır.
Taraflar arasında yapılan sigorta sözleşmesi genel şartlarının 14. maddesinde hasarın nasıl tesbit edileceği öngörülmüştür. Sigortalı mallarda meydana gelen zarar ve ziyan hakkında bir uyuşmazlık olmadığı takdirde, bu zarar ve ziyanın tutarı hakem bilirkişiler aracılığıyla tesbit edilir. Hakem bilirkişilerin kararlarına karşı da, ancak bu kararın, aşikar olarak gerçek durumdan önemli bir biçimde farklı olduğu takdirde, itiraz edilebilir veya iptalini mahkemeden istenebilir.
Hakem bilirkişi raporunun iptali istemi, zarar ve ziyanın bir tür tespiti niteliğindedir. Başka bir anlatımla, taraflar hakem bilirkişi raporunun iptalini istemiş iseler, bu dava, aynı zamanda gerçek zararın tesbiti anlamını da taşır. Yani mahkemece tarafların iddia ve savunmaları incelendikten sonra koşulları varsa, hakem bilirkişi raporu iptal edilecek ve fakat bu iptal kararından sonra da, gerçek zarar ne tutarda ise, bu tutar kararda gösterilmek suretiyle, zarar ve ziyan rakam olarak belirlenecektir. Hatta, davacı taraf raporun iptali ile gerçek zararın tahsilini istemiş ise, mahkemece tahsile de karar verilmesi gerekir. Açıklanan bu duruma göre, hakem bilirkişi raporunun mahkeme sadece iptaline karar verilmesi suretiyle uyuşmazlığın ortada bırakılması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş, tarafların iddia ve savunmalarına göre gerçek zararın uzman bilirkişiler aracılığıyla saptanmak ve bu saptamadan sonra hakem bilirkişilerin saptadığı miktarla karşılaştırılması, genel şartların 14/f bendinde değerlendirilmek, davalının eksik sigortaya ilişkin savunmasının da gözönüne alınmak ve hasıl olacak sonuca göre karar vermekten ibaret iken, yazılı biçimde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı görülmüştür....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, hakem bilirkişi raporunun iptali istemine ilişkindir.
Mümeyyiz davacı, yerel mahkemenin hakem bilirkişi raporlarının iptaline dair verdiği kararı temyiz etmemiştir. O itibarla da hakkında verilen hüküm kesinleşmiştir. Davalı tarafın temyizi nedeniyle özel dairece verilen bozma kararı üzerine, bu kez mahkemece alınan direnme kararını temyize hakkı yoktur.
Hal böyle olunca mümeyyiz davacının temyiz isteği bu nedenle reddedilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenden dolayı davacının temyiz isteğinin reddine, istek olursa temyiz peşin harcının davacıya geri verilmesine, oybirliği ile karar verildi.