 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/265
Karar no : 1995/520
Tarih : 17.05.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.10.1993 gün ve 1992/483 E., 1993/442 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.6.1994 gün ve 1907-5584 sayılı ilamı:
(... Davacı vekili, müvekkiline ait aracın, davalı sigorta şirketine 26.5.1992 tarihinde sigortalandığını, 27.5.1992 tarihinde bir kazaya karışıp hasar gördüğünü, hasar davalı sigorta şirketinden istendiğinde davalı sigorta şirketinin "sigorta poliçesinin riziko gerçekleştikten sonra düzenlendiği, sigorta priminin ödenmediğini" bu nedenle hasar miktarını ödemeyeceğini, bildirdiğini iddia ederek 45.200.000 liranın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili yanıt dilekçesinde, sigorta poliçesinin kazadan sonra düzenlendiğini, sigorta teklifini alan acentenin B tipi olup sigorta poliçesi kabul ve tanzim yetkisi olmadığını, sözleşmenin sigorta şirketi tarafından kabul edilerek poliçe tanzim edildikten sonra hüküm ifade edeceğini, davacının rizikonun gerçekleştiğini bile bile gizlediği ve 5 gün içerisinde durumu sigortacıya ihbar etmediğini, yükümlülüklerini yerine getirmeyen sigortalının tazminat hakkının düştüğünü bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma ve dosya içindeki kanıtlara göre; davacının sigorta poliçesinin düzenlenmesinden sonra davalıya prim tuturı kadar bir senet verdiğini ve davalı acente tarafından bu senedin alınmış olmasının primin ödendiği anlamını taşımakta ise de, bu poliçenin genel şartlarının yerine getirilmediği anlamını taşıdığı yine meydana gelen kazanın poliçenin genel şartlarında belirtilen sürede ihbar edilmemesi nedeniyle davacının tazminat talep hakkının olmadığı bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın dayanağı olan kasko sigortası genel koşullarının 10. maddesinde sigortalının rizikonun oluştuğunu 5 gün içinde ihbar etme şartı getirilmiş ise de, yine aynı poliçenin 11. maddesinde bu yükümlülüğün zamanında yerine getirilmemesi halinde bu nedenle ziya ve hasar miktarında artış olduğu takdirde sigortacının sadece artan bu zarardan sorumlu olmayacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Dava konusu olayda ihbarın 2 gün gecikme ile yapıldığı anlaşılıyor ise de, sigortacının bu nedenle zararda artış bulunduğunu savunmamış olmasına göre davacının ilk taksit primi karşılığında bono vermiş olması dikkate aldığına göre işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın reddine hüküm kurulması doğru olmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle sigortalının, rizikonun oluştuğunu süresinde ihbar etmemiş olması sigortacının sorumluluktan kurtulması için yeterli değildir. Sadece ihbar yükümlülüğünün süresinde yerine getirilmemesi nedeniyle hasar miktarında artış olduğu takdirde artan bu zarardan sorumlu tutulamıyacağı aşikardır. Yine belirtmek gerekir ki salt sigorta sözleşmesinin yapılmış olması da sigortacının, sorumluluğunun kabulü için kafi olmayıp sözleşme yanında ayrıca sigorta prim borcununda ödenmesi gerekir.
Somut olayda, sigorta priminin ödenmediği dosya içeriğinden açıklıkla anlaşılmaktadır. Bu itibarla sigortacının sorumlu tutulamıyacağı duraksanmayacak kadar açık olduğuna ve mevcut delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), oybirliği ile karar verildi.