 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/1-608
Karar no : 1995/783
Tarih : 11.10.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MUVAZAALI İŞLEM İDDİASI ( Mirastan Mal Kaçırmak İçin 3. Şahıstan Satın Alınan Taşınmazın Mirasçılardan Biri Adına Tescil Edilmesi )
- MİRASTAN MAL KAÇIRMA ( Satın Alınan Taşınmazın Mirasçılardan Biri Adına Tescili )
- SATIN ALINAN TAŞINMAZIN MİRASÇILARDAN BİRİ ADINA TESCİLİ ( Muvazaa İddiası )
818/m.18
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 7. Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 28.2.1994 gün ve 1991/614 E - 1994/195 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 1. Hukuk Dairesi`nin 29.9.1994 gün ve 1994/8858-11373 sayılı kararı; ( ... Davada ileri sürülen iddianın içeriğine ve davalının savunmasına göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi ( davalı ) adına kaydettirmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulup, bulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, 1.4.1974 tarihli karar, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki tapulu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Somut olayda olduğu gibi bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanısıra, karara yorum yoluyla da gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı Hukuk Genel Kurulu`nun 30.12.1992 tarih 586-782 ve 21.9.1994 tarih 1994/1-248 sayılı kararında belirtilmiştir. O halde, değinilen hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere kabul edilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, Borçlar Kanunu`nun 18. maddesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, miras bırakanın parasını vererek üçüncü şahıstan satın aldığı taşınmazın sicilini davalı oğlu üzerine oluşturması durumunda, 1.4.1974 gün 1/2 sayılı muris muvazaasına ilişkin Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının uygulanmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; kural olarak Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararları konuları ile sınırlı, gerekçeleri ile aydınlatıcı ve sonuçları ile bağlayıcıdır. Yine ifade edilmelidir ki, en sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasden yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. 1974 tarihli Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında "bir kimsenin, mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazı hakkında tapu sicil memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklamış olduğunun gerçekleşmesi halinde saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçıların görünürdeki satış sözleşmesinin danışıklı ( muvazaalı ) olduğu ve gizli bağış sözleşmesinin de biçim koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabilecekleri ve bu dava hakkının, geçerli sözleşmeler için söz konusu olan M.K.`un 507 ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağı" hükme bağlanmıştır.
Görüleceği üzere butlan sonucunu doğurarak, murisin temliki tasarruflarının iptaline imkan tanıyan bu tevhidi içtihat kararının uygulanabilmesi için, temliki tasarrufa konu yapılan taşınmazın, murisin tapulu malı olması, gerçekte bağışlamak istediği bu malı ile ilgili olarak resmi memur huzurunda, iradesini satış doğrultusunda açıklaması icab eder.
Oysa somut olayda, miras bırakanın parasını ödeyerek üçüncü şahıstan 1971`de aldığı taşınmazın sicilini davalı oğlu adına oluşturduğu ileri sürülmüştür. Bu ileri sürüşe göre; tapudaki temlikte üçüncü şahıs durumundaki murisi yorum yoluyla taraf durumuna getirmek suretiyle 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararının uygulama yerinin bulunmadığının kabulü icap eder. Nitekim Hukuk Genel Kurulu`nun 30.12.1992 gün ve 1992/1-586 E. 1992/782 K., 21.9.1994 gün 1994/1-248 E. 1994/538 K. sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir. Bu durumda Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve Yasa`ya aykırıdır. O halde direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.