 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/19-629
Karar no : 1995/1080
Tarih : 13.12.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
1086/m.45
2004/m.72,89
Taraflar arasındaki "menfi tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesi`nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.12.1992 gün ve 1992/98-1168 sayılı kararın incelenmesi davacı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 6.7.1994 gün ve 1994/4923-7385 sayılı ilamı ile; ... 1. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve özellikle, davalı ... A.Ş.`nin davaya karşı verdiği 1.4.1992 tarihli cevap dilekçesinde hükümde konu edilen borç tutarını aynen kabul etmiş ve davacının ilk haciz ihbarnamesine itiraz etmemekle bu davanın açılmasına kendisinin sebebiyet vermiş olmasına göre, Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu`nun 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
2. Diğer davalı ... A.Ş.`ne kumaş bastırma işini tevdi ettiğini, ancak 38.403.608 liralık ayıplı mal nedeniyle 43.416.218 liralık iş bedelinden 5.012.608 TL. borcu olduğunu iddia etmiş, davalı ... Sanayi, bu davada kendisine husumet düşmeyeceğini ve malın ayıplı olmadığını savunmuş olup, İ.İ.K.`nun 89. maddesi uyarınca, açılacak menfi tesbit davasının 3. şahsa karşı açılacağı belirtilmişse de, her iki dava arasındaki ilişki, usulde aksine bir hüküm bulunmaması ve usul ekonomisi gözönüne alındığında, asıl alacaklıya karşı açılan menfi tesbit davasının birlikte görülemeyeceği gerekçesinde de isabet görülmemiştir. Davacının bu yönlere ilişkin karar düzeltme istemi kabul edilmelidir ... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR: Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık İ.İ.K.`nun 89. maddesi uyarınca gönderilen 2. haciz ihbarnamesi üzerine 3. şahsın açacağı menfi tesbit davasında, takip borçlusuna karşı İ.İ.K.`nun 72. maddesi uyarınca borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep edebilip, edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere İ.İ.K.`nun 89. maddesine göre açılacak menfi tesbit davasının takip alacaklısına karşı yöneltilmesi gerekir. Anılan Yasa hükmü uyarınca açılan menfi tesbit davasında ispat yükü de davacıdadır. Yani davacı, açtığı bu davada takip borçlusuna borcu bulunmadığını ispat etme durumundadır. ( İ.İ.K. mad. 89.3 ) Bu yaklaşım içerisinde somut olayda da davacı şirketin takip borçlusu ... A.Ş.`ne yaptırdığı kumaş baskısının hatalı ve defolu olduğunu kanıtlaması icap eder. Ancak, burada, öncelikle davacının böyle bir iddia ile takip borçlusuna karşı müstakil bir menfi tesbit davası açabilip, açamayacağı konusunun açıklığa kavuşturulması gerekir, ifade edilmelidir ki, menfi tesbit davası açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmalıdır. İ.İ.K.`nun 89. maddesi uyarınca gönderilen 1. haciz ihbarnamesi ile 3. kişi şeklen geçici olarak da olsa, borçlu durumuna düşürülmüştür. Bu nedenle, takip borçlusuna karşı borcu bulunmadığına yönelik İ.İ.K.`nun 72. maddesine göre menfi tesbit davası açmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. 3. şahsın takip borçlusuna karşı açacağı böyle bir dava, İ.İ.K.`nun 89/3. maddesi uyarınca açılacak menfi tesbit davasına ön mesele teşkil edecektir. Diğer bir anlatımla, üçüncü şahsın takip borçlusuna borcu bulunup bulunmadığına yönelik açılan menfi tesbit davasının sonucubeklenecektir. Biri diğerinin sonucuna bağlı iki davanın birlikte görülebileceği H.U.M.K.`nun 45/3. maddesinde hükme bağlandığı gibi, usul ekonomisi yönünden de bu davaların birlikte görülmesinde fayda bulunduğu aşikardır.
Bu durumda, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.`nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.