 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/172
Karar no : 1995/432
Tarih : 26.04.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "Velayetin" değiştirilmesi, nafakanın kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Trabzon Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.2.1993 gün ve E.1992/387 - K.1993/64 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.6.1993 E.4691 - K.6402 sayılı ilamı:
(.... Davalı annenin velayet hakkını kötüye kullandığı gerçekleşmemiş olduğu gibi, Medeni Kanunun 149 maddesiyleöngörülen koşulların varlığı da iddia ve ispat edilmemiştir. Buna karşılık boşanma kararının kesinleşmesinden sonra çocuklarla annenin 4 ay süreyle babaya tahsisli lojmanda kaldıkları,burdan birlikte İstanbul'a gittikleri bilahare babanın çocukları alıp Trabzon'a götürdüğü anlaşılmış, annenin çocukları terk ettiği sabit olmamıştır. Kız çocuğunun babanın yanında kalmak isterim şeklindeki beyanı haklı bir gerekçeye dayanmamaktadır. Velayetin anneden alınmasını gerektirir yasal bir neden olmadan velayetin değiştirilmesi doğru bulunmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılanyargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle taraflar arasında önce görülen boşanma davasında müşterek çocuk 21.11.1979 doğumlu küçük Elif Baki'nin velayeti anneye bırakılmıştır. Velayetin anneye tevdiine ilişkin 12.2.1992 günlü kararın kesinleşmesinden itibaren 6 ay sonra temyize konu dava açılmış durumdadır. Her ne kadar Medeni Kanunun 149. maddesinde yeni hadiseler "başlığı altında gösterilen belirli yada bunlar gibi hallerin meydana gelmesi durumunda hakimin, re'sen veya ana babadan birinin talebi üzerine hadisenin iktiza ettirdiği tedbirleri alabileceği hükme bağlanmışsa da, somut olayda velayetin anneye tevdiiğnden sonra bu tür bir yeni olayın varlığı ileri sürülmediği gibi, kanıtlanabilmiş de değildir. Keza davalı annenin velayet hakkını kötüye kullandığı da gerçekleşmemiş olduğuna göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oyçokluğu ile karar verildi.