Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/156
Karar no : 1995/390
Tarih : 19.04.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
    DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 6. Sulh Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 19.4.1993 gün ve 1993/307 E. 1993/441 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
    Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 7.2.1994 gün ve 658-1285 sayılı ilamı:
    (...Davacı vekili davalının icra takbini sırasında kiralananı 31.12.1992 tarihinde tahliye edeceğini kabul ve beyan ettiği halde tahliye etmediğini belirterek 1.2.1993 tarihinde süresinde yaptığı icra takibiyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Mahkemece davalı aleyhine iki haklı ihtar nedeniyle açılan dava sonucu verilen tahliye kararı nedeniyle aleyhine yapılan icra takibi sırasında icraya vermiş olduğu tahliye taahhütnamesinin serbest irade mahsulü bulunmadığını, baskı altında verildiğini kabul ederek davayı reddetmiştir. 4.10.1944 gün ve 20/28 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ilk kira sözleşmesine konan tahliye taahhüdünün serbest irade mahsubü olmadığından BK. 19. maddesi uyarınca batıl olduğu ve kiracının istemeyerek sözleşmedeki o taahhüdü vermiş sayılacağı görüşü benimsenmiştir. Olayımızda davalı kiracı kiralananda otururken aleyhine açılan tahliye davası sonucu tahliyesine karar verildikten sonra icra safhasında davacının hoşgörülü davranması neticesi kendisine verilen uygun bir süre sonucu kiralananda ikameti sağlanmış ve 31.12.1992 tarihinde tahliye etmesi kararlaştırılmıştır. Bu taahhütnamede kiracının serbest iradesinin ortadan kaldırıldığı düşünülemez. Bu bakımdan taahhütnamenin geçerli olduğunun kabulüyle kiralananın tahliyesine karar vermek gerekirken olayda uygulanması olanağı olmayan İçtihadı Birleştirme Kararı gerekçesinde belirtilen ilkelerden haraket edilerek red kararı verilmesi hatalı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.  
    Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
    KARAR : Taraflar arasındaki sözleşme, 1.7.1987 başlangıç tarihli ve bir yıl sürelidir. Davacı, 1.7.1990-1.7.1991 kira yılı içerisinde davalının iki haklı ihtara neden olduğunu iddia ile kiralanandan tahliyesini istemiştir. Mahkemece 17.12.1991 günlü karar ile davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmiştir. Davacı tahliyeyi sağlamak için 8.5.1992 tarihinde Beyoğlu 2. İcra Müdürlüğünün 1992/1772 sayılı dosyası ile kararı takibe koymuştur. Davalı taraf ise, 11.5.1992 tarihinde kararı temyiz etmiştir. Gayrimenkulün tahliye ve teslimine dair olan icra emri davalıya 25.5.1992 tarihinde tebliğ edilmiş. Davalı, İcra Müdürlüğüne vermiş olduğu 29.5.1992 günlü dilekçesinde kiralananı 31.12.1992 tarihinde tahliye etmeyi kabul ettiğini bildirmiştir. İcra Müdürü tarafından ayrıca tarafların taahhütle ilgili karşılıklı kabul beyanları tutanağa yazılmıştır. Davalı Tahliye taahhüdünü kabul ettiğini, davacı vekili de dosyaya ibraz olunan 29.5.1992 tarihli dilekçedeki taahhütü kabul ettiğini bildirmişler ve beyanlarını imzaları ile doğrulamışlardır.
    Davalı tarafın temyizi üzerine incelenen dosya, bir kira yılı içerisinde iki haklı ihtar olgusu gerçekleşmediği sonucuna varan Özel Dairece mahkemenin tahliye kararı 23.6.1992 tarihinde kesin olarak davalı yararına bozulmuştur.
    Dosya mahkemesine 6.7.1992 tarihinde intikal etmiş ve takip edilmediğinden 15.2.1993 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Karar bozulup geldikten sonra bu kez davalı vekili, takip dosyasına vermiş olduğu, 21.8.1992 günlü dilekçesinde tahliye taahhüdünün geçerli olmadığını ileri sürmüştür. 
    Özel Daire ile mahkeme arasındaki uyuşmazlık açıklanan maddi olgulara göre davalının verdiği 29.5.1992 tanzim tarihli tahliye taahhüdünün geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı, kiralanın tahliyesine ilişkin kararı tehiri icra istemli olarak temyiz etmiştir. Tehiri İcra Kararı olup takibi temyiz sonuna kadar durdurması mümkün iken bu yola gitmeyerek, davacıdan kiralananda otururken serbest iradesi ile süre isteyerek kiralananı 31.12.1992 tarihinde tahiliye edeceğini bildirmiş ve davacı da, bildirilen bu tarihi kabul etmiştir. Böylece tarafların iradesi birleşmiştir. Ayrıca taraflar, takip dosyasındaki tutanağa beyanlarını yazdırmak suretiyle irade birliğini tekrar etmişlerdir. Davalı tarafın, dosya temyizde iken taahhütün geçersizliği yolunda bir ileri sürüşü de mevcut değildir. Karar bozulup dosya mahkemesine geldikten sonra taahhüdün geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. İcranın temyiz sonuna kadar geri bırakılması imkanı varken davalının bu yolu seçmiyerek, kiralananda otururken bildirdiği tarihte çıkacağını kabul etmesi bir baskı sonucu değil, tamamen serbest iradesinin mahsulü olarak kabul edilmek gerekir.
    Bu itibarla davalı tarafından verilen tahliye taahhüdünün geçerli sayılarak kiralananın tahliyesine karar verilmesi lüzumuna işaret eden, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve Yasa'ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
 
    SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
 
 
  KARŞI OY YAZISI
    6570 sayılı Yasa'nın 7/a maddesine göre kiralayan; "kiracı tarafından gayrimenkulün tahliye edileceği yazı ile bildirilmiş olmasına rağmen tahliye edilmezse icra dairesine müracaatla tahliye isteyebileceği" kabul edilmiştir. Görüldüğü üzere anılan madde tahliye taahhüdünün geçerliliğini bazı koşullara bağlamıştır. Şöyle ki, taahhüdü bizzat kiracının vermesi, yazılı olması, kiralananın hangi tarihte tahliye edileceğinin bildirilmesi ve en önemliside tüm akitlerde olduğu gibi taahhüdün zorla, istenmiyerek verilmiş olmamasıdır. Bilindiği üzere tahliye taahhüdü kira aktinin karşılıklı olarak feshedilmesidir. Bunun içinde kiracının, tam bir irade serbestisi içinde vermiş olduğu taahhüdün, kiralayan tarafından kabul edilmesi gerekir.
    4.10.1944 gün ve 20/28 sayılı içtihadı birleştirme kararına göre, kira ilişkisi kurulmadan veya kurulurken alınan tahliye taahhüdlerinin serbest iradeye dayanmaması nedeniyle geçersizliği kabul edilmiştir.
    Olayımızda, taraflar arasında kira ilişkisi devam ederken davacının, davalı aleyhine açtığı iki haklı ihtar nedenine dayalı tahliye davası ile tahliye ile neticelenince, davacı tahliyeyi sağlamak için icra dairesine müracaat etmiş, davalıda bunun üzerine icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile taşınmazı 31.12.1992 tarihinde boşaltacağını bildirmiş, davacıda bu bildirim tarihini kabul ederek icra zaptını imzalamıştır. Ne var ki, davalının temyizi üzerine kararın Yargıtay'ca bozulması karşısında davalı icra müdürlüğüne yeniden müracaat ederek kararın bozulduğunu, taahhüt tarihinin geçersiz olduğunu, icranın durdurulmasını istemiştir.
    Sulh Hukuk Mahkemesi'nce, tahliye kararı verildiğine göre taraflar arasındaki kira ilişkisi kararın verildiği tarihte son bulmuştur. Yargıtay'ca kiracı lehine bozulan bu karara, mahkemece uyulup bozma doğrultusunda da karar verilmiş olsa idi akit yeniden geçerlilik kazanacaktı. Ancak, dava takip edilmediğinden ve mahkemece de bu yönde bir karar verilmediğinden akit geçerllik kazanmamıştır.
    Tahliye davaları taşınmazın aynına, dolayısıyle aynı haklara taahhuk etmediğinden, HUMK.nun 443. maddesine göre tahliye kararının icraca infazı içinde kesinleşmesine gerek yoktur. Davalının icra safhasında icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile mehil isteme olup taahhüt belgesi değildir. Davacı bu belgeye istinaden dava açılabileceği kabul edilse dahi; kira ilişkisi sona erdikten sonra ve icar safhasında alınan tahliye taahhüdü serbest irade mahsulü olmayıp baskı altında verildiğinden geçersizdir. Bu nedenle mahkemenin red kararı doğru olup, sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmadığımdan kararın Onanması oyundayım. 24.4.1995
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini