 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/140
Karar no : 1995/402
Tarih : 19.04.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yagrılama sonunda; Ankara Asliye 14. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 5.10.1993 gün ve 1992/739 E. 1992/608 sayılı kararın incelenmesi davalı Ahmet Vardar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 2.6.1994 gün ve 1993611839 E.1994/4998 sayılı ilamı (.... Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyalve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hak ve nısfetle hüküm vereceği Medeni Kanunun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mamelek hukukan ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınrı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcuthalde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olan işte olayın gelişmesine göre takdir edilen manevi tazminat fazladır Daha ılımlı düzeyde tazminat takdir edilmek üzere karar bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıkta ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 1- mümeyyiz davalı Sabah Gazetesi vekili, önceki kararı temyiz etmediğinden hakkındaki hüküm kesinleşmiştir. Hakkındaki hüküm kesinleşmiş olan tarafın direnme kararının temyize hakkı yoktur. Bu durumda ilk hükmü temyiz etmiyen davalı Sabah Gazetesi vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteği bu nedenle red edilmelidir.
2- Diğer davalının temyiz itirazına gelince tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, Özel Daire ve Yerel Mahkeme arasında davalının kaleme aldığı yazının, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikte bulunduğu, haberin sunuluşunda, özle,biçim arasında uygunluk mevcut olmadığı ve davaya konu işte olayın gelişimi itibariyle davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği hususunda görüş birliği mevcuttur.
Davacı tarafından olayla ilgili olarak davalıdan 150.000.000 TL. manevi tazminat istenmesine karşın, mahkemece 15.000.000 TL. hükmedilmiş ve karar, özel Daire tarafından da olayın manevi tazminatıgerektirdiğ vurgulanmakla birlikte bu miktarın daha ılımlı bir düzeye dönüştürülmesi gerektiği işaretle bozulmuştur.
Bu durumda, davalının eyleminden ötürü kişilik haklarının uğradığı saldırı nedeniyle davacı yararına, manevi tazminat verilmesi gerektiği ilke olarak dairece de benimsenmiş olduğu gözetildiğinden mahkemenin, mevcut delillerinin değerlendirilmesi suretiyle hüküm altına aldığı manevi tazminat miktarının uygun olduğu kanaatına varıldığına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı Sabah Gazetesi vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) oyçokluğuyla karar verildi.