 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/128
Karar no : 1995/399
Tarih : 19.04.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara asliye 11. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 07.03.1994 gün ve 1993/454 E. 1994/177 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 30.05.1994 gün ve 1994/5279-5109 sayılı ilamı:
(...Dava 17.05.1993 tarihinde açılmış olup, şahitler Fatih ve İbrahim'in beyanlarınad geçen olaylar ise 19.05.1993 tarihinde olmuştur. Dava açıldıktan sonra meydana gelen olaylar bu davada boşanmaya esas alınamaz.
Medeni Kanun'un 134/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacının tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanun'un 134/1w. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek, yetersiz gerekçe ile bozulmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, MK.'nun 134/1. maddesinden kaynaklanan boşanma istemine ilişkindir.
Belirtmek gerekir ki; her dava açıldığı tarihteki hukuki ve maddi vakıalara göre sonuçlandırılır. Bu husus vazgeçilemez temel bir usul kuralıdır.
Somut olayda, boşanma isteğinin kabulüne ilişkin yerel mahkeme kararına ağırlıklı olarak 17.05.1993 gününde açılan davadan sonra, tanık ifadelerinde açıkça belirtilen 19.05.1993 günü cereyan eden olay gerekçe yapılmıştır.
Oysa; davanın açıldığı tarihe katdar taraflar arasında müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden bekleyecek derecede evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını gösterir bir olayın varlığı ileri sürülemediği gibi, buna dair bu kanıt da getirilebilmiş değildir.
Bu itibarla Hukuk Genel Kurul'nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oyçokluğuyla karar verildi.