 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/11-891
Karar no : 1995/1113
Tarih : 13.12.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
818/m.108
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 1.12.1993 gün ve E. 1991/199, K. 1993/634 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.6.1994 gün ve E. 1994/1342, K. 1994/5049 sayılı ilamıyla; ...Davacı vekili, müvekklinin 26.9.1988 tarihinde, davalı banka nezdindeki döviz tevdiat hesabından 36.805.37 ABD Dolarının ...`ya transferini istemiş, ancak davalının müvekkili hesabından bu parayı düşmekle beraber zamanında transfer yapmadığı gibi, 3.4.1990 tarihinde transferin istenilen parayı aynen iade ettiğinden bu süre içinde parayı kullanmadığını, 26.9.1988 tarihinden 3.4.1990 tarihine kadar tahakkuk ettirilmesi gereken 2760 ABD Doları faiz karşılığı 10.910.280 TL.`nın davalıdan 3.4.1990 tarihinden itibaren banka reeskont faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, havale talimatı üzerine, ... Bankası Mersin Şubesinin muhabir bankasına havale mesajını verdiğini, muhabir bankanın havale talimatı bulunmadığını bildirdiğini, gecikmenin muhabir bankadan kaynaklanıp, kendilerine düşen dikkat ve özeni gösterdiklerinden ve davacının parayı alırken hakkını saklı tutmadığından davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delilere dosya kapsamına ve bilirkişi raporuna göre, anapara ödenirken faiz talep hakkı saklı tutulmasa dahi bunun istenebileceği davalının muhabir bankanın eyleminden sorumlu olduğu, 2760 ABD Doları karşılığı 10.754.781 lira olup, BK.`nun 104/3. maddesine göre istemin ana paranın faizi olduğundan faize faiz yürütülmeyeceği gerekçesiyle, taleple bağlı kalınarak 10.754.781 TL.`nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istek ve faiz isteminin reddine karar verilmiştir.
1. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. Davacı vekilinin temyizine gelince, davacı davalı bankadaki döviz tevdiatı hesabından davalı banka tarafından çekilen ancak talimat uyarınca muhabir bankaya ulaştırılmayan 36.805.37 ABD Doların iki seneye yakın bir süre sonra aynı hesaba iade edilmesi nedeniyle o dönem boyunca bu hesaba işletilmesi gereken sözleşme faizini talep ve dava etmiş bulunmaktadır. Bilirkişilerce de hesaplama bu ilkeye göre yapılmıştır. Bu durum karşısında davacının talep ettiği sözleşme faizine temerrüt faizi yürütülmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde bu kaleme ilişkin istemin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir ... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
KARAR : Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının, süresinde temyiz edildikleri anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık faiz istemine ilişkindir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan nedenlere göre:
1. Davalının hükme yönelttiği temyiz itirazları dairece reddedilmiş olmakla hakkındaki hüküm kesinleşmiştir. Hakkındaki hüküm kesinleşmiş olanın da direnme kararını temyiz hakkı bulunmadığından davalının temyiz isteği bu nedenle reddedilmelidir.
2. Davacı vekilinin temyizine gelince:
Borçlar Kanunu`nun 104. maddesinde: "Faiz veya mütedahil iratların yahut bağışladığı bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu bunlar için geçmiş günler faizini ancak icraya veya mahkemeye müracaat gününden itibaren tediyeye mecburdur." hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda da istek temerrüt faizi değil, akdi faize ilişkindir. Bu itibarla Borçlar Kanunu`nun yukarıda açıklanan 104. maddesi gereğince dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi icap edeceği aşikardır. Bu yön düşünülmeksizin faiz isteğinin reddedilmesi doğru değildir.
O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : 1. Davalı vekilinin temyiz isteğinin reddine.
2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme, kararının yukarıda ve özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.`nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.1995 gününde oybirliği ile karar verildi.