 |
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1995/11-1044
K. 1996/159
T. 13.3.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA ve KARAR :
Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.11.1991 gün ve 1988/1102 E-1991/1027 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17.9.1993 gün ve 1993/3979- 5589 sayılı ilanı;
( ... Davacı vekili müvekkilinin, davalı bankanın kurucu hisselerinden bir kısmının sahibi olduğunu, davalının 20.3.1987 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında 1986 yılı karının ana sözleşmeye aykırı olarak dağıtılmamasına tekrar verildiğini ve müteakip genel kurulda bir kısmının sermayeye ilavesinin kararlaştırıldığı, böylelikle kurucu hisse senedi sahiplerine ödenmesi gereken kar payının dolayısıyla davalı diğer hissedarlara dağıtıldığını, Yasa uyarınca kuruculara esas sözleşmede belirtilen şekilde kar verilmesi gerektiğini ileri sürerek 1986 yılı karından müvekkili hissesine düşen 148.402.700 liranın faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Mahkeme'ce, genel kurulca alınan kararlarla kurucu hisse sahiplerine şirkete karşı taleplerini ihlal edilemeyeceği, ancak bu hususîler ilk kuruluş esas sermayesi ile sınırlı olarak pay alabilecekleri gerekçesiyle davacının 8.930 lira olacağı olduğundan bu miktarın faiziyle tahsiline, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilin temyizi üzerine karar dairemizce oyçukluğu ile onanmıştır.
Davacı vekili karar düzeltilmesi isteminde bulunmuştur.
Davacı Türk Eğitim Vakfı, davalı bankanın bağış suretiyle 47 adet kurucu paylarına sahip olduklarını, 20.3.1987 günlü genel kurulda alınan kararla 1986 yılı karının dağıtılmamasına karar verildiğini, ihtiyari fevkalade yedek akçe olarak ayrılan 14.055.070 TL.dan kurucu pay sahiplerine 1.168.981.696 lira kar payı dağıtılması gerektiğini, sahip oldukları 47 pay karşılığında kendilerine 148.492.270 lira ödenmesi gerektiğini, keza 11.9.1987 günü yapılan olağan üstü genel kurulda da ihtiyati fevkalade yedek akçeden 11.500.000.000 liranın sermaye ye ilavesi kararlaştırılarak böylece kurucu paydaşlara ödenmesi gereken payın hissedarlara intikal ettirildiğini bu tutumun Yasa ve anasözleşmeye aykırı olduğunu belirterek taleplerinin hüküm altına alınmasını istemişlerdir.
Davalı bankanın Ana sözleşmenin kar'ın taksimi başlığını taşıyan 45. maddesinde belirtilen oranlarda kanuni ve fevkalade yedek akçeler, muhtemel zarar karşılığı, ilk temettü pay sahiplerinin kar'ı ayrıldıktan sonra idare meclisi azalarına ve banka müdür ve personelden verilecek kar oranları meyanında; % 10'unun da kurucu senetlerine tevzi edileceği öngörülmüştür. Davacı Bankaca çeşitli tarihlerde sermaye artırımına gidilmesine rağmen ana sözleşmenin değinilen maddesinde bir değişiklik yapılmadığı gibi; ilk sermaye ile sınırlı kalmaksızın artırılan sermaye miktarı üzerinde kurucu senet sahiplerine kar payı ödemeye devam edilmiştir.
Davalı T. Garanti Bankası A.Ş. ayrılan 14.055.070.484 lira yedek akçenin 11.500.000.000 lirasının ortaklığın sermaye artırımında kullanıldığı ve sermaye artırımının bu şekilde finanse edildiği anlaşılmıştır. Böylece ayrılan yedek akçenin sermaye artırımında kullanılan miktarı kadar kar payından yoksun kaldıkları halde yeni pay senetlerinin sadece ortaklara verilmesi kurucu pay senetlerinin dolaylı bir şekilde kardan pay almalarını olumsuz bir şekilde etkilemiştir. Uyuzmazlığa ilişkin kar payı için 20.3.1987 günlü genel kurulda kurucu paylarının kar payının sınırlandırılması yolunda alınmış bir karar da bulunmaktadır. Bu durumda kurucu payların kar payının sınırlandırıldığı yolundaki savunmasına değer verilmez.
Dairemizin 1992/7645 Esas 1993/2018 sayılı kararında da değinldiği gibi; ilke olarak kurucu pay sahiplerinin kar payları ilk kuruluş sermayesi miktarına göre ve bununla sınırlı olarak ödenmesi gerekliyse de; Davalı şirket, anılan ilkeyi uygulamayarak, ana sözleşme hükmünü kurucu paylar lehine yorumlamış ve en son sermaye artırımına kadar artırılan sermaye miktarına göre elde edilecek kardan kurucu kar payı ödemekle bu uygulama bakımından taraflar arasında akti bir bağ oluşmuştur. Mahkeme'ce uygulamayı ve oluşan zımni anlaşmayı dikkate almadan kurucu paylara dağıtılacak kar payının tesbitinde sermaye olarak ilk kuruluş sermayesi miktarı olan 2.500.000 lira ile oranlandırılarak 8.930 T.sına hükmedilmesi yerinde görülmemiştir.
Yukarıda değinildiği gibi mahkeme'ce yapılacak iş; en son sermaye artırma kadar artırılan sermaye miktarına göre elde edilen kardan kurucu pay ödemesi yapıldığından ve sınırlandırılması yoluda da bir karar alınmadığından, talep edilen döneme ilişkin bilanço nazara alınarak ana sözleşmenin 45. maddesine göre davacı kurucu paya isabet edecek kar payına hükmetmekten ibarettir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkeme'ce önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI :
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutmak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.