 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1995/1045
Karar no : 1996/77
Tarih : 14.02.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Zonguldak Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.12.1992 gün ve 1992/5 Esas 1992/590 Karar sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 31.5.1994 gün ve 1993/5119 Esas - 1994/4961 Karar sayılı ilamı:
(.. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminata ilişkindir. Davaya konu yazı, "İdarecinin Sesi" adlı dergide davalılardan emekli vali tarafından kaleme alınmıştır. Yazının başlığı "Laiklik ve Gerici Akımlar"dır. Makale, laikliğin tanımı ile başlamış; Atatürk'lü yıllar üzerinde durulmuş, gerici akımlar alt başlığından değerlendirme yapılarak 1981 1991 dönemi sergilenmiş ve şöyle sürdürülmüştür. Bu dönemin gerici akımları içerisinde bazı meslektaşlarımız da görülmüştür. Örneğin Şanlıurfa Valisi, Sayın Çalışma Bakanı İmren Aykut'un İl merkezinde yapacağı bir konuşmayı bayan olması nedeniyle belediye seçimlerinde Refah Partisine oy veren halkın tepkisiyle karşılacağını ileri sürerek önlemek istemiştir. Bu görevinden sonra atandığı Denizli ilinin sınırlarında tekbir sesleriyle karşılanmıştır. Göreve başladığı gün, bir grup gericinin Cihad (din uğruna yapılan savaş) yürüyüşüne izin vermiştir. Türk Kadınlar Birliği bu durumu, 140 imzalı bir telgrafla ve şu satırlarla kınamıştır.
"Atatürk İlke ve devrimlerini özümsemiş Türk kadınları olarak Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana ilk kez bir valinin tekbir sesleriyle karşılanmasını ve Denizli'de şeriat özlemi içinde olanların, cihad çığlıklarıyla yaptıkları yürüyüşe valinin izin vermesini, Cumhuriyet tarihimizin en talihsiz olayı olarak niteliyoruz. Laik Cumhuriyetin Türk Kadınları olarak Denizli Valisine bu cür'eti nereden aldığını soruyoruz".
Yayınlanmasında kamu yararı bulunan gerçek ve güncel bir haberin ve o haber dolayısıyla yorumun, özle biçim arasında denge kurularak verilmesi durumunda hukuka aykırılık ortadan kalkar, Gerici akımların, belirtilen dönem ve sonrasında güncellik kazanması dolayısıyla bu unsur gerçekleşmiştir. Dahası, yazı bilimsel bir araştırma niteliğinde olduğundan güncellik unsuru da aranmaz. Böyle bir konunun ortaya konmasında da kamu yararı bulunduğu belirgindir.
Öyleyse haberin gerçek olup olmadığı, gerçekse haber ve yorumun verilmesinde özle biçim arasında denge kurulup kurulmadığı üzerinde durulmalıdır.
Çalışma Bakanının konuşmasını belirtilen gerekçeyle önlemek istemesi, tamamen gerçektir. Denizli iline gidişinde tekbir sesleriyle karşılandığı biçimindeki bölümüne gelince; davacı 13.6.1991 günlü imzalı yazısında gelişi nedeni ile kurban kesildiğini, bir vatandaşın oto radyosundan mehter marşı çalındığını açıklamıştır. Her iki olayın içeriğinde tekbir bulunur. Kaldı ki, karşılama töreninde oto radyosundan Marş çalınması törenle doğru bağlantılıdır. Cihat yürüyüşü konusu ise, Türk Kadınlar Birliği'nin telgraf metnidir; buna ekleme yapılmıştır. Yazının girişindeki yorum cümlesi ise davacı ve başkalarını kapsamaktadır ve özle biçim dengelidir.
Davacının, başka basın organları hakkında dava açıp sorumluluğa karar verildiği görülmüştür. O yayınlarda gerçek dışına taşılması ve özle abartı yapılarak biçim koşuluna uyulmamasının sorumluluğu gerektirdiği anlaşıldığından bu olaya emsal oluşturacak niteliği yoktur.
Tüm bu açıklanan nedenlere dayanılarak dava reddedilmelidir.
Yerel Mahkemece, anılan yönler üzerinde durulmaksızın "bu yazının yorumlanma şekli gözönünde tutularak" biçimindeki yetersiz gerekçeyle istek doğrultusunda tazminata karar verilmiş olması bozmayı gerektirir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Taraflar karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekili temyiz itirazlarının kabulü ile; direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) 14.2.1996 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.