 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1994/9-71
K. 1994/381
T. 1.6.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İŞAKDİ
TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ
FESİH
İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI
KARAR ÖZETİ :1475 sayılı İş Kanununun 17/II-f maddesine göre; işçinin, işyerine mazeretsiz ve haklı bir sebebe dayanmaksızın, ardı ardına iki işgünü gelmemesinin işverene iş akdini bildirimsiz fesih hakkı vermişse de; bu hak iş güvencesinin sağlanması ve işçiyi koruma amacına yönelik olarak, tarafların serbest iradesi ile ve toplu iş sözleşmesi özerkliği çerçevesinde sınırlandırılmıştır. Bu cümleden olarak TİS. ' nin 116/c maddesi işe son verme cezalarının ancak disiplin kurulunca verilebileceğini öngörmüştür. Bunun da yargı denetimine tabi bulunması işverenin bu konudaki TİS. hükmünü gözardı etmesini haklı kılamaz.
Bu itibarla, yerel mahkemece, mevcut delillerin değerlendirilerek davanın kabulü doğrudur.
(1475 s. İş K. m. 17/Il-t)
Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Ankara 1. İş Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 5.5.1993 gün ve 1991/1296-1993/228 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 1.7.1993 gün ve 1993/9829-11434 sayılı ilamiyle; (...Davacı, iş akdinin işverence devamsızlık. nedeniyle feshedildiğini, oysa bu süre için Müdür Yardımcısından izin aldığını, diğer taraftan iş akdinin sadece disiplin kurulu kararıyla feshedilebileceği kuralına uyulmadığını ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatı istemiş, mahkemece istek gibi karar verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 10.10.1991 ve 11.10.1991 günleri izinsiz ve mazeretsiz olarak işyerine gelmediği açıkça anlaşılmakta olup, bu husus mahkemenin de kabulündedir.
1475 sayılı iş Kanununun 17II-f maddesine göre, izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki gün işe devamsızlık halinde işverenin bildirimsiz fesih hakkı doğar. Bu gibi haklı fesih sebeplerinin varlığı halinde, TİS.'deki feshe sadece disiplin kurulunca karar verileceğine dair hükme uyulmadan akdin doğrudan işverence feshedilmesi, feshi haksız kılmaz. Zira, fesih kararı ister işveren, isterse disiplin kumlu tarafından verilmiş olsun her iki halde de yargı denetimi olanağı bulunmaktadır.
Böyle olunca, disiplin kuruluna gidilmemesi şekli noksanlık olarak mütala edilebilir ve neticede yine yargının denetimi sözkonusu olacağından sırf bu şekli noksanlık nedeniyle hukuki sonuç değişmez.
Diğer taraftan, disiplin kurulunun haklı bir fesih sebebini görmezden gelmesi sözkonusu olamayacağına, eğer böyle bir durum zuhur ederse yargı kararı ile gerçeğin bulunacağı tabi olduğuna göre, sırf bu şekli duruma uyulmasına yönelik olarak işverene derhal fesih hakkı veren ve açıkça belli olan bu durum karşısında yasa ile verilmiş bu hakkını kullanmaktan alıkoyan TİS. düzenlemelerini haklı görmek de mümkün değildir.
Bu itibarla, işveren disiplin kurulu kararı olmadan iş akdini feshetmiş olsa bile mahkemenin meseleyi inceleyip feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığını saptaması ve sonucuna göre hüküm kurması gerekir.
Dosyadaki tüm delillerden davacının izinsiz ve mazeretsiz olarak ardı ardına iki gün işyerine gelmediği anlaşıldığından iş akdinin feshi haklı sebebe dayandığından ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamaz. Bu durumda davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, işçinin sebepsiz yere peş-peşe iki işgünü işyerine gelmemesi nedeniyle, işverenin bu işyerinde uygulanmakta olan Toplu iş Sözleşmesi hükümlerine uymayarak, Disiplin Kurulu kararı almadan iş akdini feshetmesinin haklı fesih sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten "işverenin bildirimsiz fesih hakkı" başlığını taşıyan 1475 sayılı iş Kanununun 17. maddesinin ll-f fıkrasında; işçinin, işverenden izin almak-sızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı-ardına iki işgünü işine devam etmemesinin, işverene iş akdini bildirimsiz fesih hakkı verdiği hükme bağlanmıştır.
Yine; bu işyerinde yürürlükte bulunan Toplu iş Sözleşmesinin 116/c maddesinde, işe son verme cezalarının ancak disiplin kumlunca verilebileceği öngörülmüştür.
Hemen belirtmek gerekir ki; işçinin, işyerine, mazeretsiz ve haklı bir sebebe dayanmaksızın, ardı-ardına iki işgünü gelmemesinin işverene iş akdini bildirimsiz fesih hakkı verdiği, bu hakkı tamamen kaldırmanın mümkün olmadığı, bu yolda düzenleme getiren Toplu iş Sözleşmesi hükümlerinin geçersiz sayılması gerektiği ve işçinin iş akdinin sona erdirilmesi ile ilgili olarak işverence alınan kararların yargı denetimine tabi bulunduğu hususları tartışmasızdır. Ancak; işverenin iş akdini bildirimsiz fesih hakkının, iş güvencesinin sağlanması ve işçiyi koruma amacına yönelik olarak belirli bir arıtımdan geçirilmek suretiyle sınırlandırılması da mümkündür.
Somut olaya bu yaklaşım içerisinde bakıldığında işyerinde yürürlükte bulunan Toplu iş Sözleşmesi hükmünün de, iş Hukukunun işçiyi koruma amacına uygun olarak, işverenin fesih hakkını sınırlayan ve uyulması zorunlu normatif karakterde, hukuken geçerli ve bağlayıcı bir kural olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu kabul, bir yerde tarafların serbest iradeleri ile ve Toplu iş sözleşmesi özerkliği çerçevesinde bağıtladıkları sözleşmeye uyulmasının da gereğidir.
Disiplin Kurulunca alınacak kararın sonuçta yargı denetimine tabi bulunması da, işverenin, Toplu iş Sözleşmesinin bu konudaki açık hükmünü gözardı etmesini haklı kılamaz.
Bu itibarla yerel mahkemece, mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın kabul edilmesi doğrudur.
O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
Sonuç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve (41.000) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 18.5.1994 gününde yapılan birinci görüşmede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 1.6.1994 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacının hizmet akdinin işveren tarafından feshine neden olan 1475 sayılı Yasanın 17/2-f maddelerinde düzenlenen izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki gün işine gelmeme olayının gerçekleştiği hususu sabittir. Anılan yasa maddesinde düzenlenen işe devamsızlık olayı işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesinde iş aktinin ihbarsız bozulması nedeni olarak gösterilmemiştir. Toplu İş Sözleşmesinde iş yerinin özelliği gözönünde bulundurularak düzenlenen iş aktinin ihbarsız bozulması hallerinde disiplin kuruluna gitme zorunluluğu bulunduğu, Toplu İş Sözleşmesinde düzenlenmeyen 1475 sayılı Yasanın 17/2. maddesinde açıklanan bildirimsiz fesih hallerinde ise disiplin kuruluna gitmek mükellefiyetinin olmadığı, bu nedenle daire bozma kararının doğru olduğu düşüncesindeyim. Nitekim HGK. cada 23.3.1979 gün, 482 esas, 323 karar sayılı ilamda bu görüş benimsenmiştir.
Bu nedenlerle, mahalli mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden çoğunluğun onama görüşüne katılmıyorum.
Osman Güven ÇANKAYA
9. HD. Üyesi