Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1994/8-334
K. 1994/567
T. 5.10.1994

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
TAPU İPTALİ VE TESCİL
TAPULAMA KANUNUNUN 81. MADDESİ
KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYEDLİĞİ
    KABUL
 
KARAR ÖZETİ Kabul beyanının, tasarruf yetkisine sahip olan kişi tarafından yapılması ve bu beyanda bulunan vekil ise, vekalet namesinde açıkça yetkili kılınması gerekir. HUMK. nun 95/2. maddesine giren hallerdeki kabul durumunda dava sona ermeyeceği gibi kamu düzenine aykırı ve kanuna karşı hile olarak nitelendirilebilecek kabuller de hükümsüzdür. Bu taşınmazı 766 sayılı Yasanın 81. Maddesine göre edinen davacının davada dava sıfatı bulunmadığı gibi çekişmeli yerin "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler"den olduğundan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap edilemez.
Bu itibarla, mahkemece delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın reddedilmesi doğrudur.
(766 s. Tapulama K. m. 81)
(1086 s. HUMK. m. 85/2)
 
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kadıköy ikinci Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 30.12.1991 gün ve 1990/422 E., 1991/1049 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin 24.6.1993 gün ve 1992/8583 E., 1993/7015 K. sayılı ilamı ile; (...Dava konusu taşınmaz tapulama mahkemesinde görülen tesbite itiraz davası sonucunda; 16 parsel numarası ile tapuya tescil edilmiş, sonradan yapılan ifraz işlemi ile 2424 ve 2425 parsel olarak ikiye ayrılmış, 2424parsel evvela  ...... Bankası, sonra da ......... Teks İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'ne satış yoluyla 96168/160051 hisse olarak intikal etmiştir. Davacılar adına geçen şirket üzerindeki tapu kaydının iptal ve tescilini istemişler, davalı şirket vekili yargılamanın 12.7.1990 tarihli oturumunda vekaletnamedeki yetkisine dayanılarak davayı yöntemine uygun şekilde kabul etmiştir. Taşınmazın öncesi Hazine adına tarla niteliğinde kayıtlıdır. Bu itibarla, bu taşınmaz kamu malı sayılmaz. Hazinenin özel mülkü olduğundan normal satış yoluyla davalı şirkete intikal etmiştir. Bu itibarla, mahkemenin taşınmazın kamu mali olduğuna dair düşüncesinde isabet bulunmamaktadır. Davalılar vekili vekaletnamelerdeki özel yetkisine dayanarak davayı kabul ettiğine ve HUMK.nun 95. maddesine göre kabul kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemece olaya ters düşen değerlendirmeler yapılarak usul hukuku hükümleri gözardı edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
 
Temyiz eden: Davacılar vekili.
 
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
Dava, zilyedliğe davalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
 
Davacılar, dava dilekçesinde paydaşı bulundurulduklarını ileri sürdükleri, bilahare 29.11.1990 günlü oturumda, zilyedliğe dayandıklarını belirttikleri, çekişme konusu taşınmazı, tapulamaca dava dışı şahıslar adına paylı olarak yapılan tesbite karşı, Hazine' nin itirazı nedeniyle görülmekte olan tesbite itiraz davası sırasında edinmişlerdir. Kaydın iktisap sütununda da açıkça, bu yerin davalı olduğu belirtilmek suretiyle davacılarca, o tarihte yürürlükte bulunan 766 sayılı Tapulama Kanununun 81. maddesi gereğince, dava sonucunu bütün neticeleriyle kabul etmek koşuluyla edinildiği şerhi mevcuttur.
 
Ancak, bu yerle ilgili tesbite itiraz davası, taşınmazın "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden" olduğunun saptandığı gerekçesiyle, Hazine lehine sonuçlanmış ve taşınmaza ait şahıs tapularının iptaliyle, tamamının Hazine adına tesciline karar verilmiş, karar Yargıtay'ca da onanarak kesinleşmiştir.
 
Davacıların bayii aleyhindeki bu hüküm, Tapulama Kanununun 81. maddesine davalı edinme sebebine göre davacıları da bağlayacağı kuşkusuzdur. Davacıların davada (dava dilekçesinde) sözünü ettikleri pay tapusuna istinat ettiklerinin kabul edilmesi halinde, bu pay tapusu yönünden, subjektif hak ilişkisi bulunmadığından sıfatları mevcut değildir. Davada sıfat ise, dava şartıdır. Davanın açıldığı tarihte tüm dava şartlarının bulunması da temel bir usul kuralıdır.
 
Davada zilyetliğe dayanıldığının kabulü durumunda da, tapulama mahkemesinde bu taşınmazın hukuksal niteliği, "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler" olarak belirlenmiştir. Bu tür yerlerin zilyedlikle kazanılması mümkün değildir. Davacılar da taşınmazı, tüm neticesini kabul suretiyle, tapulama tesbitine itiraz davasının görüldüğü sırada edindiklerinden, bu yerin hukuksal niteliğiyle ilgili tapulama mahkemesinin kararının kendilerini bağlayacağı aşikardır.
 
Ne varki davalı vekili ilk oturumda davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
 
Gerçekten kabul, iki taraftan birinin diğerinin netice-i talebine muvafakat etmesi olup, kat' i bir hükmün hukuki neticelerini doğurur, bu hususlar HUMK.nun 92 ve 95. maddeleri hükümleri gereğidir. Davayı kabul, bir usul işlemidir. Davalının bu husustaki tek taraflı irade beyanının karşı tarafın muvafakatına gerek olmaksızın hakime ulaşması ile hüküm ifade eder ve davayı sona erdirir. Kabul beyanının, tasarruf yetkisini sahip olan kişi tarafından yapılması ve bu beyanda bulunan vekil ise, vekaletnamesinde açıkça yetkili kılınmış olması icabeder. HUMK.nun 95/2. maddesine giren hallerdeki kabul durumunda dava sona ermeyeceği gibi, kamu düzenine aykırı ve kanuna karşı hile olarak nitelendinlebilecek kabuller de, hüküm ifade etmez. Somut olayda her ne kadar davalı vekili, müvekkili bulunan Türkiye    Bankasının yan kuruluşu olduğu izlenimi edinilen davalı şirketten aldığı vekaletnamesinde, davayı kabule yetkili kılınmışsa da yukarıda da ifade edildiği üzere bu taşınmazı 766 sayılı Yasanın 81. maddesine göre edinen davacının davada sıfatı bulunmadığı açık bir olgu olduğu gibi, çekişmeli yerin kazandırıcı zamanaşımı zilyediiği yoluyla iktisabı da mümkün değildir.
 
Bu itibarla, mahkemece mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın reddedilmesi, açıklanan gerekçelerle, sonucu itibariyle doğrudur.
 
O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
 
Sonuç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve (30.000) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 5.10.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini