 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/880
Karar no : 1995/109
Tarih : 01.03.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "maddi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 1. İş Mahkmesi'nce davanın husumetten reddine dair verilen 27.9.1993 gün ve 1993/95-600 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 20.9.1994 gün ve 3806-12233 sayılı ilamı :
(... Dosyadaki belge ve bilgilere ve özellikle Sosyal Sigorta Kurumu'nun kayıtlarına ve kurum müfettişince yapılan soruşturma evrakına, bu kaza nedeniyle davacıya bağlanan gelirlerin dayanağı belgelere ve davalı şirketin dosyada mevcut ve henüz dava açılmadan önce "ilgili makama" yazdığı 28.5.1991 tarihli yazıya göre, iş kazasının meydana geldiği 17.7.1988 tarihinde davacının davalı şirketin işçisi olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşünce ile yazılı şekilde davanın husumetten reddi isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, işkazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık davada husumet olarak ifade edebileceğimiz pasif dava ehliyeti ile ilgilidir.
Kural olarak davacının, davasını gerçek hasmını belirleyerek ona yöneltmesi asıldır. Somut olayda dava işveren olarak Martı Denizcilik ve Ticaret A.Ş. aleyhine açılmıştır. Ancak gerek davacının ücret bordrolarında ödeme yapan işveren olarak gösterilen ve gerekse bu olayla ilgili olarak sigorta müfettişince yapılan inceleme sonucu verilen raporda keza işveren gösterilen Martı İşletmeciliği A.Ş.'dir.
Bu durumda öncelikle ticaret sicili ve gemi sicilinden gerçek durumun sorulup işletmecinin de tesbit edilmesi ve diğer delillerle birlikte değerlendirilerek davada pasif dava ehliyetinin hangi tüzel kişiliğe düşeceğinin kesin olarak saptanması ve sonucuna göre karar verilmesi icap eder. Bu yön gözetilmeksizin eksik inceleme ile davanın husumet yönünden reddedilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oyçokluğu ile karar verildi.