 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/835
Karar no : 1995/215
Tarih : 22.03.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "acele el koyma ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Eyüp Asliye 2. Hukuk Mahkemesi)'nce davanın reddine dair verilen 01.12.1993 gün ve 1992/788-1993/690 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 05.04.1994 gün ve 1994/3968-7146 sayılı ilamı ile; (... yargılamanın devamı sırasında kamulaştırma işlemi, davalılardan Refik'e bizzat ve Tevfik'e ise birlikte, şahsın ağabeysi Refik'e noter aracılığıyla tebliğ edilmiştir. Dava şartı olan tebligat, duruşma sırasında vaki olduğundan bu husus yargılama giderleri konusunda dikkate alınabilir. Tescih için Kamulaştırma Kanunu'nun 16. maddesinde yazılı diğer şartlar da oluştuğundan, davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, acele el koymaya dayalı tescil istemine ilişkindir.
Bu istekle açılan davada kamulaştırma evrakının mal sahiplerine tebliğ edilmiş olması gereği dava şartıdır.
03.03.1993 gün, 773-82 sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararı'nda da açıkça vurgulandığı üzere, dava şartlarının, davanın açıldığı tarihten hükmün kurulduğu tarihe kadar aynen bulunması temel bir kuraldır. Hakim davanın başında dava şartlarının mevcut bulunup bulunmadığını kendiliğinden (re'sen) araştırmak zorundadır. Bir dava şartının bulunmadığını tesbit etmesi halinde işin esasına girmeden davayı usul yönünden red etmelidir.
Ancak bu yön ihmal edilmiş ve işin esasına girilmiş olması halinde, dava görülmekte iken başlangıçta noksan bulunan dava şartı da gerçekleşmiş ise artık davanın, usulden red edilmeyip esastan tetkikle çözüme ulaştırılması gerekir. Nitekim, doktrindeki baskın görüş de bu yoldadır (... Bir dava şartının noksan olmasına rağmen esasa girilmiş ve dava sırasında o dava şartı noksanlığı ortadan kalkmış ise hüküm anında bütün dava şartları tamam olduğundan davanın esası hakkında bir karar verilir, yani dava, dava şartlarının başlangıçta noksan olduğu gerekçesi ile usulden red edilemez (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu adlı kitabı, 1979 basım, cilt-I, sh. 899). Olayda da bu şart, dava görülmekte iken yerine getirilmiştir.
Bu itibarla, işin esasına girilmesi gereğine değinen ve Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen özel daire bozma kararına uyulması icap ederken önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde, usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.03.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.