 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/783
Karar no : 1995/43
Tarih : 01.02.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "meni müdahale" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 10.2.1993 gün ve 19936318-476 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 8.3.1994 gün ve 1300-2969 sayılı ilamı; Davacı, kayden maliki olduğu 17 parsel sayılı taşınmazın davalı tarafından işgal edildiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı, kiracı olduğunu savunmuş ve bu konuda sözleşme ibraz etmiştir.
Mahkemece davalının kiracı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden çekişme konusu taşınmazın dava dışı Oktay Dişpençe adına tapuda kayıtlı iken 9.10.1990 tarihinde davacıya satıldığı, davacının satıcısı ile davalı arasında 1.1.1985 başlangıç tarihi, 10 yıl süreli ve aylık 10 bin lira bedelli kira sözleşmesi yapıldığı 10 yıllık kira bedelinin peşin olarak davacının satıcısına ödendiği davalı tarafından kira, stopajının dava açıldıktan sonra 27.8.1991 tarihinde yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmaz, İstanbul'un merkezi olan Beyazıt Mahallesi'nde olup, dükkan niteliğindedir. Aylık kirasının 10 bin lira olması hayatın olağan akışına ters düşer. Bu durumda davacının satıcısı ile davalı arasındaki kira sözleşmesinin davacıya satış tarihinden sonra düzenlendiği anlaşıldığı gibi, davacı ile davalı arasında da hukuki bir ilişki bulunmamaktadır. Hal böyle olunca,davanın kabul edilmesi gerekirken yanılgı değerlendirmede ve yazılı gerekçe ile reddedilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle HUMK'nun 299/2. maddesi hükmü çerçevesinde yapılacak bir değerlendirme ile de aynı sonuca ulaşılabileceği aşikar olduğuna göre Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oyçokluğu ile karar verildi.