 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/705
Karar no : 1994/711
Tarih : 16.11.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "sebepsiz zenginleşme" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tufanbeyli Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 11.10.1993 gün ve 1993/71-113 sayılı kararın incelenmesi davalı idare vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi'nin 19.1.1994 gün ve 1993/14093-1994/186 sayılı ilamı:
(.. Dosya içerisinde örneği bulunan 1.6.1992 tarihli taahhütnamede davacı meydana gelen zararı ödeyeceğini, hakkında herhangi bir icra takibi yapılmadan bildirmiş ve zararın tamamını kendi rızası ile taksitlendirerek ödemiş bulunmaktadır. Bu durumda davalı P.T.T.nin alacağı nitelik değiştirmiş olduğu cihetle artık haksız fiil oluşturan olayın tazminatı gerektirip gerektirmediğinin araştırılmasını öngören bir davaya konu edilemez.
Borçlar Kanunu'nun 62. maddesi borçlu olmadığı şeyi ihtiyari ile veren kimse ödediği şeyi geri alabilmesi için, hataen kendisini borçlu zannederek o şeyi verdiğini kanıtlaması gerekir.
Oysa yukarıda sözü edilen taahhütnamede, ekin firesinin yanması sonucu yanan direk ve hasar bedelinin rızaen ödeneceği açıklanmış bulunduğundan ödemenin hataen yapıldığından sözedilemez. Bu nedenle davacının açtığı geri alma davasının reddine karar verilmesi gerekirken ödemenin dayanağı haksız eylemin davacı tarafından işlenmediğinin kanıtlandığı gerekçesi ile yazılı olduğu şekilde davanın kabulü doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 16.11.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, zarar gören nesnelerin bulunduğu taşınmazın malikidir. Davalı idarenin, davacının taşınmazı üzerinden telefon hattı geçirmesi, 406 sayılı Telgraf ve Telefon Yasası'nın 14. maddesinden kaynaklanan Yasal irtifak hakkının bir sonucudur ve taraflar arasında komşuluk ilişkisi bulunmaktadır. Bu nedenle davacının sorumluluk ilişkisinin belirlenmesi için MK.nun 565 ve 661. maddesinde düzenlenen kusursuz sorumluluğun unsurlarının araştırılması gerekir. Özellikle somut olayda uygun illiyet bağının gerçekleşmesi durumunda davacının belirlenecek zarardan sorumlu tutulması kabul edilmelidir. Burada davacının tarlasındaki anızları başkasına zarar verecek şekilde bırakması kusurlu bir davranış olmasa bile, MK.661. maddesi anlamında aşkın bir kullanma olarak da kabul edilebilir. Bilindiği gibi, taşınmaz malikinin davranışı ile müdahale arasında doğrudan doğruya bir ilişkinin bulunması zorunlu olmadığı gibi davranışların yapma biçiminde de bulunması gerekmez.
Somut olayda, davacının zarar ödemedeki iradesini özgürce kullandığı kabul edilse bile, davalı P.T.T. İdaresi'nin Yasa gereği eylemli durum yaratması yerde irtifak kurup bedeli de ödenmediğinden BK.nun 43. maddesi gereğince değerlendirme yapılıp talebin o ölçüde kabul edilmesi gerekçesi ile kararın bozulması gerekirken Özel Dairesi'nin davacıya hiç iade edilmez biçimindeki bozması, genel kurulca da uygun görülmüş olduğundan, Özel Daire bozmasını aynen benimseyen Genel Kurul kararına katılamamaktayım. BK.nun 43. madde uygulanması gerekçesi ile kararın bu değişik biçim ile bozulması gerektiği kanaatindeyim.
Bilal KARTAL
4. Hukuk Dairesi Üyesi