 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/670
Karar no : 1994/859
Tarih : 21.12.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 08.12.1992 gün ve 1990/454, E-1992/797 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 18.06.1993 gün ve 1993/5455-6288 sayılı ilamı;
(...Davacı tanıkları 6.000 TL nakit paranın ve bileziklerin bozdurulup harcandığını söylemişlerse de, bileziklerin sayısı niteliği hakkında bilgi vermemişlerdir. Bu durumda, davalının ikrar ettiği iki bilezikten ya da bedeli ile nakit 6.000 TL'den fazlaya hükmedilmesi doğru değildir. Öyle ise, davalının ikrar ettiği, iki bileziğin niteliği ve değeri tayin ettirilip 6.000 TL ile birlikte hükmedilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, 07.10.1953 tarihli 7/8 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda açıklandığı üzere, "Aralarında mevcut olduğu iddia edilen akti bir münasebete müstaniden tapuda malik sıfatıyla mukayyet bulunan bir şahısdan sicildeki kaydın namına tashihini isteyen kimsenin, Medeni Kanun'un 634. maddesine uygun şekilde davalı ile aralarında inikad etmiş muteber bir akde istinad etmesi lazımdır. Böyle bir aktin inikad etmediği davacının beyanından anlaşıldıktan sonra davanın hukuki sebepten mahrum bulunması bakımından" aynı isteği dinlenemez. Ancak söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde gösterildiği gibi eşler, aralarındaki akti bir münasebet bulunduğunu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 293. maddesi uyarınca şahitle ispat edebilirler. Bu akdi münasebetle muhalif hareket edilmiş olmasından kaynaklanan tazminatın istenmesini önleyen bir kanun hükmü de yoktur.
Somut olayda ise, taraflar arasında birlikte taşınmaz mal alma konusunda bir anlaşmanın varlığı ileri sürülmediği gibi, yalnızca davalının mamelekinde meydana gelen artışa, sağlanan katkının alacak olarak geri alınması istenilmiş olduğuna göre Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), oyçokluğuyla karar verildi.