 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/669
Karar no : 1995/26
Tarih : 01.02.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "rücuan tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen verilen 30.12.1992 gün ve 1331-2001 sayılı kararın incelenmesi davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10.2.1994 gün ve 4026-2098 sayılı ilamı:
(... Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesi özel türden halefiyet ilkesine dayanır. Bu davada kurumun rücu alacağı sonucu işverenden isteyebileceği miktar, sigortalının iş kazası nedeniyle işverenden istenebileceği miktarla sınırlıdır. Hakimin, sigortalının işveren aleyhine açtığı davada, kesinleşen hesap raporu ve bunun sonucu bulunan maddi zarar hesabı ile bağlıdır. Sözü edilen ilk davada hüküm altına alınan miktar da gözönünde tutularak rucü alacağının hüküm altına alınması gerekirken, işveren aleyhine daha fazla alacağın hüküm altına alınması usul ve yasay aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, rücuan istemine ilişkindir.
Hak sahibinin, işveren aleyhine, iş kazası sonucu uğradığı zararın tazmini için açtığı önce görülen davada;; sigortalının maluliyet oranı % 11,3 olarak saptandığı halde, bilirkişice bu oran % 13,3 üzerinden kabul edilerek "tavan hesabı" yapılmış ve kurulan hükmün derecattan geçerken, kesinleşmiştir.
Kurumca açılan temyize konu rücu tazminatı davasında da, mahkemece kurulan hüküm, Özel Dairece, gerçek maluliyet oranına göre hatalı bulunan bilirkişinin kabulü çerçevesinde düzenlenen rapor esas alınarak bozulmuştur.
Oysa sigortalının saptanan % 13,3 maluliyet oranına göre, bilirkişi raporunda hatalı olduğu, duraksanmayacak kadar açık bir olgudur. Maddi hatadan kaynaklanan bu durum karşısında Ortada, taraflar yönünden bir usuli kazanılmış hakkın varlığından söz edilemez.
Hal böyle olunca sağlıklı ve hukuksal bir çözüme ulaşılabilmesi için, zarar tesbitinde belirlenen doneler aynen kabul edilmek ve yalnızca; Sigortalının İş Kazası sonucu % 13,3 oranında maluliyete uğradığı gözetilmek suretiyle, uzman bilirkişi aracılığıyla yeniden inceleme yaptırılarak zararın saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi icabeder.
Bu yön düşünülmeksizin önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde, usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararı, bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenden dolayı (BOZULMASINA), oyçokluğu ile karar verildi.