 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/473
Karar no : 1994/637
Tarih : 26.10.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 18.3.1993 gün ve 1991/227 E. 1993/137 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 25.10.1993 gün ve 1993/8499-12635 sayılı ilamı:
(.. Davacılar, miras bırakanlarının 1972 yılında Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç ettiğini, henüz T.C. vatandaşlığına geçemediğinden çekişmeli taşınmazı satın alarak yakın dostu Enver adına tapuya tescil ettirdiğini, T.C. vatandaşı olunca, taşınmazı kendi üzerine almak istediğini, ancak davacılardan kızı Sebahat'ın arzusu dışında bir evlilik yapması nedeniyle, taşınmazı Enver'den kendi üzerine almayıp o sırada reşit olmayan davalı oğlu üzerine velayeten işlem yaptırdığını, bunun mirastan mal kaçırmaya yönelik olduğunu ileri sürerek iptal ve tescil istemişlerdir. İddianın ileri sürülüş biçimi itibariyle davada muris muvazaasına dayanıldığını kabul edebilmek olanağı yoktur. Aksine iddia taraf muvazaası niteliğini ve içeriğini taşımaktadır. Davacılar murise teb'an dava açmışlardır. Bilindiği üzere taraf muvazaası ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Davacılar iddialarını doğrulayan yazılı bir delil getirmemişlerdir. Davalıya temlikte bulunan kişinin beyanı aktin muvazaalı olduğunu kabulü yeterli olamaz. Hal böyle olunca, davanın reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz'a ait tapu kaydı tarafların miras bırakanı Salim Topcu tarafından, 1972 yılında, o gün itibariyle mevcut şartların elvermemesi nedeniyle, dava dışı Enver'le yapılan inançlı işlem sonucu, inanılan Enver adına satış suretiyle geçirilmiştir. Bilahare de miras bırakanın, sağlığında inançlı işlem nedeniyle Enver adına oluşturulan bu yere ait tapuya velayeten davalı oğluna intikalini sağlamasının ise, tamamen gizli bağış niteliğinde olduğu aşikardır.
Çekişmeli taşınmaza ait tapu kaydının davalı adına geçirilmesini sağlayan eski malikle inanılan arasındaki satış akdinde de miras bırakan taraf olmayıp 3. şahıs durumundadır. Bu itibarla yorum yoluyla da olsa akitte taraf durumuna getirilerek davayı sonuçlandırmada 1.4.1974 gün 1/2 sayılı muris muvazaasına ilişkin Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı uygulanamaz. Nitekim bu görüş 30.12.1992 günlü Hukuk Genel Kurulu kararında da açıkça vurgulanmıştır.
Somut olayda uyuşmazlığın açıklanan bu niteliğine göre 5.2.1947 gün 20/6 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararı çerçevesinde çözüme ulaşılması icap eder.
Hal böyle olunca, açıklanan gerekçelerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) 26.10.1994 tarihinde oybirliği ile karar verildi.