 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/406
Karar no : 1994/685
Tarih : 02.11.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 9. Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 27.5.1993 gün ve 454-365 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 16.11.1993 gün ve 9167-10943 sayılı ilamı:
(...Dava ve istek Medeni Kanun'un 134/son maddesi gereğince fiili ayrılık sebebi ile boşanma davasıdır.
Bu madde gereğince boşanmaya karar verilebilmesi için boşanma sebebi ile açılan davanın reddine karar verilmesi, kararın kesinleşmesinden sonra her ne sebeple olursa olsun üç yıl içinde evlilik birliğinin yeniden kurulmamış olması gereklidir.
Davacı tarafından açılan ve redle sonuçlanan İzmir 9. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1988/663 Esas - 1989/221 Karar sayılı kararı 9.6.1989 tarihinde kesinleşmiş, bu dava ise üç yıl geçtikten sonra 19.6.1992 tarihinde açılmıştır.
Dinlenen davacı tanıkları tarafların 1988 yılından beri ayrı yaşadıklarını bildirmişlerdir. Davalı tanığı olarak dinlenen tarafların çocukları anne ve babalarını biraraya getirmeyi düşündüklerini, bu sebeple vesile yaratarak anneleri tanık Belgin'in evinde bulunduğu sırada babalarını çağırdıklarını, bir süre tarafların bu evde birlikte kaldığını ancak, davalının davacıya kötü davranması ve alkol alışkanlığını bırakmaması sebebi ile beraberliklerinin devam etmediğini beyan etmişlerdir.
Müşterek evlilikten olma çocukların anne ve babalarının bir arada yaşamalarını arzu etmeleri ve bunu sağlamak için de vesileler yaratmaları tabiidir.
Ancak tanık beyanlarından da açıkca anlaşıldığı üzere taraflar her ne kadar biraraya gelmiş iselerde görüşmeleri sonucu evlilik birliği kurulamamıştır. Aksi düşünce ayrı yaşayan eşlerin bayram veya diğer günlerde çocuklarının evlerinde dahi biraraya gelmemeleri sonucunu doğurur.
Diğer yönden davalı her ne kadar evlilik birliğinin yeniden kurulduğunu savunmakta ise de, İzmir 10. İcra Müdürlüğü'nün 1989/849 Esas sayılı dosyasında davacı hakkında nafaka dolayısı ile yaptığı icra takibini ara vermeksizin devam ettirmiş ve en son 12.8.1992 tarihinde de icra veznesindeki parayı almıştır.
Davalının bir yandan evlilik birliğinin yeniden kurulduğunu savunması, öbür yandan ise davacıdan icra kanalı ile nafaka tahsil etmesi Medeni Kanun'un 2. maddesinde belirtilen hüsnüniyet kaideleri ile bağdaşmaz. O halde Medeni Kanun'un 134/son maddesi de belirtilen şartlar olmuştur. Boşanmaya karar verilmesi gerekirken davanın reddi doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) oyçokluğuyla karar verildi.