 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/379
Karar no : 1994/621
Tarih : 19.10.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.12.1992 gün ve 645-900 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 26.4.1993 gün ve 2279-3545 sayılı ilamı:
(... Taraflar kayınpeder ve damattır. HUMK.nun 293. madde uyarınca uyuşmazlığın çözümünde tanık dinlenebilir. Davacı ödünç ilişkisine dayanmıştır. Davalı ise ödünç ilişkisini kabul etmemiş, gerekçeli inkarda bulunmuştur. Davacının ödünç ilişkisini isbat sadedinde gösterdiği tanıklar dinlenmeli, davalının da buna, karşı tanık ve diğer delilleri toplanmalı hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Mahkemece tanık dinlenemiyeceğinin düşünülmesi ve isbat külfetinin davalıya yüklenmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, ödünç olarak verildiği iddia edilen alacağı tahsili için yapılan icra takibine karşı ileri sürülen itirazın iptaline, icranın devamına ve inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Borcun verildiği ve davanın açıldığı tarihler itibariyle taraflar arasında kayden kayınpeder-damat hısımlığı bulunmamaktadır.
Bu itibarla, iddianın uyuşmazlığın niteliğine göre, HUMK.nun 293. maddesi çerçevesinde tanıkla isbatı mümkün değildir.
Davada, davacının ödünç verme iddiasına karşın çıkan davalı, böyle bir ilişkinin söz konusu olmadığını ileri sürerek, gerekçeli inkarda bulunmuştur.
Davacının ibraz ettiği banka havale makbuzu da, taraflar arasında bir borç ilişkisinin varlığını kabule yeterli olamaz.
Ne var ki, davacı dava dilekçesinde açıkca "yemin" deliline de dayanmıştır.
Bu itibarla, davacının iddiasını isbatta dayandığı yemin delili çerçevesinde gerekli hatırlatma ve teklif yapılmak ve sonucuna göre karar verilmek gerektiği düşünülmeksizin, eksik değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
O halde, usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararını yukarıda açıklanan nedenden dolayı BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.