 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas no : 1994/374
Karar no : 1994/506
Tarih : 21.09.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 30.4.1991 gün ve 1990/333-1991/194 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 30.4.1992 gün ve 1991/9672-1992/4855 sayılı ilamı:
(.. Satış vaadi sözleşmesi uyarınca taşınmazın tescili istenmektedir. Dava İmar Yasası'nın 18. maddesi uyarınca red edilmiştir. Satış vaadi sözleşmesi ile satılan yer Avsallar Köyü içi mevkiindedir. Buranın Belediye olduğu da sabittir, satış vaadi sözleşmesindeki taşınmazın 1232 parsele revizyon gördüğü iddia edilmektedir. 1232 parselin üzerinde inceleme yapılarak İmar Yasası'nın 18. maddesi uyarınca konusuna giren taşınmazların yapılaşma amacı ile hisselendirilmek suretiyle satış ve satış vaadleri yasaklandığından bu husus üzerinde durulup İmar planında yapılaşmaya açılan yerler içinde kaldığı anlaşılırsa ifraz mümkün olmasa dahi BK.nun 18. maddesi uyarınca hisselendirme mümkün ise pay tefriki yolu ile tescile gitme olanağı doğacağı gözetilmeden karar verilmesi doğru değildir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Bu tür istekli davaların, iptali istenen tapu malikine yöneltilerek yürütülmesi asıldır. Mahkeme'ce fenni bilirkişi aracılığı ile yapılan keşifte taraflar, aralarında düzenlenen satış vaadi sözleşmesine konu edilen yeri arz üzerinde birlikte göstermişler ve bu yerin 1233 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı kesin olarak saptanmıştır. Anılan 1233 parselin ise, temyize konu davadan önce dava dışı üçüncü bir şahsa satış suretiyle temlik edilerek devredildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda dava konusu taşınmaz yönünden, davalının, davada pasif dava ehliyeti mevcut değildir. O nedenle de davanın, pasif dava ehliyeti yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerekir. Hal böyle olunca mahkemece'de davanın reddine dair verilen direnme kararı, açıklanan gerekçee sonucu itibarı ile doğru olduğundan onanmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 21.9.1994 tarihinde oybirliği ile karar verildi.